BÜYÜK KUR'AN TEFSİRİ - HULASAT'ÜL TEFASİR - 16 CİLT TAKIM - ALİ ARSLAN

Stok Kodu:
17285587148123
Boyut:
17*24
Sayfa Sayısı:
9616
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1984
Kapak Türü:
1.Hamur , KALIN Cilt, 16 cilt
Kağıt Türü:
1.Hamur Renkli Baskı
Dili:
Türkçe
Orijinal Adı:
Hulasatüt Tefasir
Kategori:
5.000,00 TL
KARGO BEDAVA
70 adet mevcut
17285587148123
981031
BÜYÜK KUR'AN TEFSİRİ - HULASAT'ÜL TEFASİR - 16 CİLT TAKIM - ALİ ARSLAN
BÜYÜK KUR'AN TEFSİRİ - HULASAT'ÜL TEFASİR - 16 CİLT TAKIM - ALİ ARSLAN
5000.00
Not: 1995 Yılı OKUSAN yayıcılık Orjinal Baskısıdır.


Eski 26 Yıl önceki baskı olduğundan hafif lekeler, sararmalar var. Çok titiz olan, dış görünüşe önem veren kişilere tavsiye etmiyoruz, bu neden den dolayı iade etmek isteseler, iade edebilirler ama gidiş-dönüş (2 kargo) masrafını hesabından düşüp para iadesi yapılır.


Ali Arslan tarafından yazılan Büyük Kur’an Tefsiri Hulasatüt Tefasir adlı kitabı incelemektesiniz.
Büyük Kur’an Tefsiri Hulasatüt Tefasir kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusuözetifiyatı, satış şartlarıbilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
 
Yaratan Rabbinin adıyla  oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
 
   
           BÜYÜK KUR’AN TEFSİRİ   -  HULASATÜ’T  TEFASİR
                 büyük kuran tefsiri -  hulasatüt tefasir
 
           
             SAHABE ASRINDA TEFSİR

 
Sahabe arasındatefsir âlimi olarak şöhret bulmuş on kişi vardır: Dört halife, Abdullah bin Mesud, İbni Abbas, Ubey bin Kâb, Zeyd bin Sabit, Ebu Mus'el Eşari ve Abdullah bin Zübeyr'dir. Hulefai erbaadan en fazla tefsir Hz. Ali'den rivayet edilmiştir. Diğer üç halifeden az ri­vayet vardır. Hicretin 32. senesinde vefat eden Abdullah bin Mesud'dan, Hz. Ali'nin tefsirinden daha fazla tefsir rivayet edilmiştir. Abdullah bin Abbas ise (hicretin 68. senesinde Taif'te vefat etti.) Kur'an'ın ter­cümanıdır. Bu ümmetin en büyük âlimi ve müfessirlerinin de üstadı­dır. Tefsir hususunda sayılamayacak kadar fazla tefsir ondan nakle­dilmiştir. Çünkü peygamber «Ya Rab! Onu dinde fakıh kıl ve ona tevili öğret» diye dua etmiştir. Daha önce de belirttiğimiz gibi Abdul­lah İbn Abbas'ın tefsirinden en makbulü, Ali bin Ebi Talha el Haşimi, (Hicretin 143. senesinde vefat etmiştir) rivayetidir. Buhari de bu zaten tefsirine itimad etmiştir. Kays bin Müslim el Kufî (Hicretin 120. se­nesinde vefat etmiştir) da Ata bin Said'den ve Abdullah bin Abbas'tan tefsir rivayet etmiştir. Siyret sahibi İbni İshak da, İbni Abbas'tan tef­sir rivayet etmiştir. Ebu Nasr Muhammed bin Sahib el Kelbi (146. da vefat etmiştir) de rivayet etmiştir. Onun rivayeti en zayıf rivayettir. Hele onunla beraber Muhammed bin Es-Süddi, (Hicretin 186. senesin­de vefat etmiştir) olursa o vakit hiç güvenilmez.
 
Hicretin 20. senesinde vefat eden Ubey bin Kâb'tan Ebu Cafer er Razi, Rebi bin Enes'ten, o da Ebu Âliye'den büyük bir tefsir bölümü ri­vayet etti. Ubey bin Kab sahabelerin Kur'an'ı en fazla ve en güzel okuyanıydı. Hicretin 45. senesinde vefat eden Zeyd bin Sabit el-Ensari de vahy kâtiblerinden bir zattı. Hz. Ebu Bekir (R.A.) devrinde Kur'­an'ı cemettiği sahifelerden, sonra Hz. Osman devrinde kurulan Kur'an komisyonunda başkan olarak vazife gördü.
 
Hicretin 44. senesinde vefat eden Abdullah bin Kays el Eş'ari, (ki künyesi Ebu Mus'el el Eşari'dir) nin de tefsiri vardır. Tabiin devrinde tefsiri en iyi Mekke âlimleri biliyordu. Onların ba­şında Abdullah bin Mes'ud ve İbni Abbas geliyordu. Hicretin 133. senesinde vefat eden    Mucahid bin Cebr Kur'an'ı otuz defa Abdullah İbni Abbas'ın yanında tekrar etti!.. İmam Şafii ve Buharî bu zatın tefsirine güvenmişlerdir.
 
Hicretin 94. senesinde vefat eden Said bin Cübeyr, hicretin 105. senesinde Mekke'de vefat eden İbni Abbas'ın azadlısı İkrime, hicretin 106. senesinde Mekke'de vefat eden Tavus bin Kisani el-Yemenî, hic­retin 114. senesinde vefat eden Ata bin Ebi Ribah el Mekkî, İbni Ab­bas'ın talebelerinden ve Mekke'nin tefsir âlimlerindendirler. Sufyani Servi «Tefsiri dört kişiden: Said bin Cübeyr, Mücahid, İkrime ve Dahhak'tan alınız» buyurdu. Kattade «Bilki tabiinin en fazla tefsir bileni dört kişidir: Ata bin ebi Ribah, menasık hususunda en ileridedir. Said bin Cübeyr, tefsir hususunda en ileridedir. İkrime, siyeri herkesten daha iyi biliyor. Hasan Basri, helâl ve haramı herkesten daha iyi bili­yor.» dedi.
 
Küfe âlimleri İbni Mes'ud'un talebeleriydi. En meşhurları hicre­tin 102. senesinde vefat eden Alkame bin Kayş, hicretin 75. senesinde vefat eden Esved bin Zeyd, hicretin 95. senesinde vefat eden İbrahim en Nehai, hicretin 105. senesinde vefat eden Eş'şabi'dir.
 
Medine âlimleri hicretin 136. senesinde vefat eden Zeyd bin Eşlem El Adevi'nin talebeleridir. Onun bir tefsiri vardır. Tefsirlerin en meş­hurlarından ve kökenlerinden sayılır. Talebeleri; hicretin 182. sene­sinde vefat eden oğlu Abdurrahman bin Zeyd, hicretin 179. senesin­de vefat eden İmam Malik bin Enes, hicretin 121. senesinde vefat eden Hasan el-Basri, hicretin 135. senesinde vefat eden Ata bin Ebu Muslimi Horasani, hicretin 117. senesinde vefat eden Muhammed bin Kâbul-Kürezi, hicretin 90. senesinde vefat eden Ebu Aliye Refi' bin Mihran b. Riyahe, hicretin 105. senesinde vefat eden Dahhak bin Mezahim, Hicretin 111. senesinde vefat eden Atiyye bin Said el-Avfî, hicre­tin 117. senesinde vefat eden Kattade bin Hahame es-Senusî, hicretin 139. senesinde vefat eden Rebi bin Malik, hicretin 127. senesinde- ve­fat eden İsmail bin Abdurrahman Es-Suddi el Kebir'dir.
 
Üçüncü bir tabaka var ki ashab ve tabiîn sözlerini derlemişler­dir. Hicretin 198. senesinde vefat eden Süfyan bin Uyeyne, hicretin 197 senesinde vefat eden Übeyd bin el-Cerrahi el Kufi, hicretin 160. senesinde vefat eden Şube bin Haccac, hicretin hangi senesinde vefat ettiği belli olmayan Yezid bin Harun es-Sülemi, hicretin 213. senesin­de vefat eden Abdurrezzak, hicretin 121. senesinde vefat eden Adem bin Ebi İyas, hicretin 238. senesinde vefat eden İshak bin Rahveh, imam ve hafız olduğu gibi Nişaburludur. Hicretin 205. senesinde ve­fat eden Rayli' bin Ubade, hicretin hangi senesinde vefat ettiği belli olmayan Abdullah bin Humeyr bin Cehevi, ve hicretin 235. senesinde vefat eden imam, hafız ve Kûfe'li Ebu Bekir bin Ebi Şeybe'dirler.
 
 
TEFSİRCİLERİN DÖRDÜNCÜ TABAKASI

 
Bu tabaka şunlardır: Hicretin 343. senesinde vefat eden Ali bin Ebi Talha, hicretin 327. senesinde vefat eden İbni Ebi Hatem Abdur­rahman bin Muhammed er Razi, hicretin 273, senesinde vefat eden İbni Maceh, (Hadis hafızıdır) Ebu Abdullah Muhammed el Kazvinî, hicretin 410. senesinde vefat eden İbnu Merdüyeh Ebu Bekir Ahmed bin Musa el İsfehani, hicretin 354. senesinde vefat eden Ebu Şeyh bin Hibban el Busti, Hicretin 236. senesinde vefat eden İbrahim bin El Munzir hicretin 310. da vefat eden Ebu Cafer Muhammed bin Cerir et Taberi, bu zat, asrının en meşhur tefsircilerinden bir zattı. Suyuti, Itkanında «onun kitabı, tefsir kitablarının en yücesi ve en büyüğüdür. Çünkü o evvelâ hadislerin vecihlendirilmesine çalışıyor, sonra bazısı­nı diğerine tercih eder, sonra i'raba çalışır. Sonra ahkâmî âyetlerden istinbat etmeye çalışıyor. Onun tefsiri bir bakımdan geçmişlerin tef­sirlerinin hepsinden daha üstündür. İmamı En-Navevî, Tehzib sahibi İbnu Ceririn kitabı tefsirde benzeri yazılmamış bir kitabtır, der. Ebu İshak el İsferayini «Eğer bir kişi İbni Cerir'in tefsirini elde etmek için Çin'e dahi giderse çok sayılmaz» der.
 
İbni Cerir arkadaşlarına şunu söylüyordu: «Sizin tefsir ilmine karşı şu anda neşeniz var mıdır?»
 
Onlar: «Miktarı ne kadar olacak?» diye sorarlardı. Onlara cevap olarak: «Otuz bin yaprak olacaktır.»
 
Dediler ki:
— Bu çalışma hayatı, tamamlanmazdan önce ifna eden bir çalış­ma olur.

 

Bunun üzerine İbni Cerir üçbin yaprak kadar tefsirini kısalttı. Subki «Tabakat-i Mufessirin» de böyle söylüyor.

 
TEFSİRCİLERİN BEŞİNCİ TABAKASI

 Bu bahsi geçen zatlardan sonra bir grup insanlar çıktı. Tefsirle­ri faidelerle dolu, senedleri hafzedilmiş, kitablar telif etmişlerdir.
 
1) Hicretin 310. senesinde vefat eden Ebu İshak Ez-Zeccac, İbra­him bin Servi en Nahvi onlardan birisidir. Tefsirine «Meanul-Kur'an» ismini vermiştir.
 
2)  Hicretin 377. senesinde vefat eden Ebu Ali el Farisi'dir ki, bu zat lügat ve belagatta delil idi, onun çeşitli fenler hakkında birçok te­lifi vardır.
 
3) Hicretin 351. senesinde vefat eden Ebu-Bekr Muhammed bin Hasan (ki Nakkaş diye biliniyor) el-Mısrî'dir.
 
4) Ebu Caferi Nuhas «Nahiv» âlimlerindendir. Mısırlıdır. Hicre­tin 338. de vefat etmiştir.
 
5) Hicretin 437. senesinde vefat eden Mekki bin Ebil Kays en Nehavi denilen zattır.
 
6) Hicretin 430. da vefat eden Ebul Abbas Ahmed bin Ahbarul-Mehdevi'dir.
 
İşte bu dönemde sözler isnadları hazfedilerek nakledildiği için sıhhatli sözler hasta sözlere karıştı. Herkes gördüğü bir sözü tefsirine yazmaya, kalbine ne gelirse ona güvenmeye başladı. Selefi salihten ri­vayet edilene pek bakan olmadı. Sır sahasında uyulacak âlimlerin kim­ler olması gerektiğine de iltifat edilmedi. Karmakarışık bir vaziyet meydana geldi.
 
 
BU TEFSİRİ DERLERKEN MÜRACAAT ETTİĞİMİZ KAYNAKLAR

 
1  — Ebu Cafer Muhammed bin Cerir Et Taberi, vefatı 310. Doğu­mu belli değildir.
 
2  — Zemahşeri'nin Keşşafi'dir. (Doğumu: 467, Vefatı: 538).
 
 
3  — «Envarul Tenzil», Nasiruddin Abdullah bin Ömer el Beyzavi’nindir.  (Vefatı 692).

 

4  — Ebul Kasım Hüseyin bin Muhammed er Ragıb el İsfehani, (Vefatı 500'ci yılın başında).
 
5  — «Mefatih ul Gayb», Fahreddini Razî'dir, (Vefatı 610).
 
 6  — Hicretin 516. nda vefat eden Hüseyin bin Mes'ud el-Bagavi'-nin tefsiridir.
 
7  — Hicretin 774. de vefat eden Hafız İmaduddin Ebul Fida İs­mail bin Kesir'in tefsiridir.
 
8  — Hatibi Şerbinin «Es Sirac el Münir» adlı tefsiri. (Vefatı: 977).
  
9  — Alusinin «Ruh ul Beyan»ı. (Doğum: 1217, Vefat: 1270).
 
10  — Buhari şerhi AYNİ.
 
11 —  Celaleyn Tefsiri,
 
12 — «İrşadul-Aklis-Selim   ilâ   Mezayel - Kur'an'il-Kerîm»    adlı Ebussuud Efendinin tefsiri. (Vefat: 982).

13  — Müslimin en-Nevavi tarafından yazılmış şerhi,
 
14  — Merağinin Tefsiri,
 
15— Sıddık - Hasan Han el-Buharî el-Kanucî (1248-     )  Fethul-Beyan adlı tefsiri,
 
16 — İsmail-Hakkî el-Bursevî Ruhul-Beyan adlı tefsiri,
 
17 — Allame Tantavî Cevherinin el-Cevahir adlı tefsiri,
 
18 — Yirminci asrın şehidi Seyyid Kutubun «Fizilâlil-Kur'an'ı,
 
19 — İbnu-Kayyım el-Cevzînin «et-Tefsirul-Kayyım adlı tefsiri,
 
20 — Büyük âlim Elmalılı Hamdi Yazır hocamızın «Hak dini Kur'-an dili adlı Türkçe tefsiri,
 
21 — Büyük Mudekkik Hasan Basri Çantay'ın «Kur'an-ı Hakim ve Meali Kerîm» adlı tefsiri,
 
22  — Büyük edip    Ömer Riza Doğrul'un    «Tanrı Buyruğu» adlı tefsiri,
 
23  — Allame Cemaleddin el-Kasımî'nin   «Meha sinüt-Tevil» adlı tefsiri,
 
 24 — Es-Seyyid Muhammed Reşid Rıza'nın «Tefsirül-Menarı» ad­lı tefsiri,
 
25 — İmam Celalüddin Abdurrahman es-Suyutî'nin    «Ed-Durrül-Mensûr Fit-Tefsiri Bil-Me'sûr» adlı tefsiri,
  
26  — «Tenvirul-Mikyas»   adlı ve İbnu-Abbas'dan   rivayet edilen tefsir,
 
27 — İmam-ı Suyutî'nin «el-İtkan Fiûlumil-Kur'ân» adlı kitabı,

 

28 — Muhammed Ali es-Sabunî'nin «Tefsiru-Ayatil-Ahkâm» adlı tefsiri,
 
29 — İmam Ebu-Bekr Ahmed er-Razî el-Cessas (Vefat 370)  «Ahkamul-Kur'an» adlı tefsiri;
  
30 — Ebu - Hayyamn «el-Bahrul-Mühit» adlı tefsiri. (Doğumu: 654, vefatı: 745).
 
31 — Ebu-Abdullah Muhammed bin Ahmed el-Kürtubî'nin «el-Ca-mi'Li-Ahkâmil-Kur'ân» adlı tefsiri.  (Vefatı: 671).
  
32 — Muhammed bin Ali eş-Şevkanî (1173-1250) «Fethül-Kadir» adlı tefsiri,
 
33 — İbnul-Cevzi'nin «Zadul-Mesir Fi İlmit-Tefsir» adlı tefsiri. (Doğumu: 510, vefatı: 597).
 
 34 — Ez-Zerkeşi'nin «El-Burhan Fi-Ulumil-Kur'an» adlı tefsiri,
 
35 — Konyalı M. Vehbî efendinin «Hulasetul-Beyan» adlı tefsiri,
 
 36 — İmam-ı Safi'nin «Ahkamül-Kur'an» adlı tefsiri,
 
37— M. Abdül-Azim Ez-Zarkan'm «Menahilul-İrfan» adlı kitabı.
 
 
Bu kaynaklar yanında hadis kitablarının tefsir bölümlerine de müracaat ettik.
 
Zaman zaman lûğat kitablarına da baş vurduk.
 
Tefsiri bil-Mesur'da İbni-Ceriri Taberi, İbnu-Kesir ve Ed-Durrul-Mensur'un bir çok bölümünü kitabımıza aktardık. Bu bakımdan tefsi­rimize «Tefsiri-Bir-Rivaye» de denilebilir.
 
Yaptığımız nakilleri bazen motamot, bazen de özet olarak aldık.
 
Naklettiğimiz görüşlere ille katılıyoruz kanaati güdülmemelidir. Ba­zı ihtilaflı meselelerde tercihimizi sunarız. Bazen her hangi bir tercih yapmaksızın büyük muctehidlerin ihtilâflarını olduğu gibi naklediyo­ruz. Bundan gayemiz; okuyucuyu bu değerli görüşlere muttali kıl­maktır.
 
Ahkâm bahislerini mümkün olduğu kadar muctehid imamların görüşlerini vererek naklettik.
 
Bazı yerlerde Alusînin «Ruhul-Meani» adlı tefsirinden «İşâri tef­sir» diye adlandırılan bölümü malûmat için, naklettik. Fakat peşinen söyliyelim ki orası sahamızın dışında olduğu için menfi veya müsbet bir tavır almamız mümkün değildir.

 

Tefsirimizisminden de anlaşıldığı gibi mevcud tefsirlerin bir öze­tidir. Kanaatımızca daha lüzumlu gördüğümüz meseleleri ve görüşleri nakletmiş bulunuyoruz. Değişik kıraatlara pek fazla yer vermedik. Ba­zı istilahları arabçada kullanıldığı gibi isti'mal ettik. Tefsir içinde adı geçen zatların isimlerinin okunuş tarzını isim ve künyeleri konu edinen kitablardan naklettik. Bazı müsteşriklerin adlarının Frenkçesinî bulamadığımız için zevkimize göre yazdık.
 
Meal kısmında mevcud meallerden bazı âyetlerde değişiklik görebilirsin. Muhakkak ki, onu ya Beyzavî veya Celâleyn tefsirine gö­re tanzim ettiğimizi bil.
 
Tefsirimizin son cildinde genel bir fihristiyle beraber içinde adı geçen zatların tercüme halleri verilecektir.
 
Cenab-ı Mevlâdan dileğimiz bu Kur'an'a olan hizmetimizi seadeti dareynimize vesile kılmasıdır. Hem beni hem de fakru zaruret içeri­sinde yetişmem için her fedakârlığa katlanan anne ve babamı affetme­sini dilerim yüce Mevlâmızdan...
 

 

       SON SÖZÜMÜZ
 
 
Kur'anı Kerim, peygamberlerin en sonuncusu Hz. Muhammed Mustafa'ya (Aleyhisselâtu vesselam) gelen en son ilâhî kitabdır. Bu mübarek Kitab, tâ Kıyamete kadar bütün insanlar ve cinlere yol gös­terecek yegâne ilâhî kaynak olarak hüküm sürecektir. Onu her türlü saldırıdan koruyacağını Allah (Celle Celâlühü) söz vermiştir. «Elbette (Kur'anı) biz indirdik ve elbette onu biz koruyacağız.» (El-Hicir: 9).
 
Bu mukaddes kitabımız, dinimizin birinci derecede hüküm kay­nağıdır. Dört delilin birincisi hattâ derin düşünülürse, delillerin tama­mıdır. Bu ilâhî kaynak, bazen bir âyette değişik olarak bir kaç hükmü birden gözlerin önüne serdiği için onu bir roman havasıyla okumak hatalıdır.
 
Her cümlesini dikkatli ve itinalı okumak, kelimelerini kılı kırk yararcasına tedkik etmek, tekrar ede, ede görünürde kapalı görünen kelimelerin hakikatine bir oranda yaklaşmak her müslümanın vazife­sidir.
 
Beşeriyyetin saadetinin kaynağı olan Kur'ân Arapça olarak in­miştir. O, ilâhî kelâmı aktaran kelimeler geniş kapsamlı kelimeler ol­duğundan ancak onlar Kur'ân'ın muhtevasını taşır, başka dillerde kul­lanılan kelimeler bu ifadeden yoksun olduğundan Kur'ân başka dillere ancak Mealen nakledilebilir. Hiç bir Meal aslın yüzde - yüzünü ifade edemez ve ibadetlerin ifâsında aslın yerine geçemez. Mealleri okuyan «işte Kur'ân bu kadarcıktır.» diyemez.
 
Meallarına bakarak Kur'an'ın azametinde şüpheye düşenler varsa, kusur kendilerine aiddir. Çünkü Meal, bir bakıma motamot bir çeşit tercüme sayılır!.. Mümkün olduğu kadar Kur'ân'ın kısaca bir mânası­nı ifade etmeye çalışır. Dünyadaki denizlere yedi deniz daha eklenip Kur'ân'daki kelimelerin ifade ettiği mânaları yazmakda kullanılırsa, o mürekkep yetmiyecektir. Allah kelâmının ifade ettiği mânâlar bitme­den o mürekkep bitecektir. «De ki: Eğer Rabbimin kelimelerini yaz­mak için bütün denizler mürekkep olsa, muhakkak ki. Rabbimin kelimeleri tükenmeden denizler tükenirdi, bir o kadar daha yardımcı getirsek bile!..» (El-Kehf: 109).


Büyük Kur'ân Tefsiri, Cilt: 1   F.ll

 
Gerçek budur, öyle ise hiç bir tercüme, hiç bir Meal, hiç bir tef­sir kitabı Kur'ân'ın azametini olduğu gibi aktaramaz. Ancak «Ehli-sünnet vel-cemaat» itikadına uygun yapılmış Meallere, ve «Selefi-salihin»in inancına ters düşmiyen tefsirler Rabbimizin yüce kitabına bi­rer anahtardırlar. Birazcık olsun onun engin ve derin mânâlarını ak­tarmaya yardımcıdırlar. İşte bizimde kaleme aldığımız bu eser, bu sa­hada bir nebzecik hizmete vesile olsun maksadıyle yazılmıştır. Hatta diyebiliriz ki şimdiye kadar yazılanların bir özetidir. Bal arısının değişik çiçeklerden balı derlemesine benzer. Yoksa «Zamahşerî»lerin, «İbnû-Kesir»lerin, «Beyzavî»lerin kalem oynattıkları tefsir sahası ne­rede biz acizler nerdeyiz?
 
Mevcud Mealların hepsi de bir dereceye kadar dinî hizmetleri ye­rine getirmeye gayret sarfettiklerinde şübhem yoktur. Lâkin çoğu kopyacılık yoluyle meydana geldiğinden birisinde bulunan hata ve yan­lışlık aynen diğerine de geçmiştir, örnek olarak «El-Beyyine» sûresi­nin beşinci âyetini gösterebiliriz. Bakınız mevcud Meallerin çoğunda bahsi geçen âyetin son cümlesi şöyle meallandirilmiştir: «İşte doğru din budur!..» Halbuki, elimizde bulunan Arapça tefsirlerin hepsinde «îşte bu, dosdoğru milletin dinidir!» şeklinde âyet mânâlandırılmıştır. Yani «Dinül-Kayyimeti» tabiri «Dinül-Milletil-Kayyeti» şeklinde de­ğerlendirilmiştir. «El-Kayyımeti» kelimesi «Muzafün-ileyh» kabul edil­miştir. «Din» kelimesinin sıfatı değildir. Ancak zoraki bir teville ola­bilir. Zira «Din» kelimesi «Muzekker»dir, «El-Kayyimeti» müennesdir. «Din» kelimesi nekiredir, «El-Kayyimeti» marifedir. Eğer mevcud Me­allerin yazdıkları gibi olsaydı «Zalika Ed-Dinül-Kayyimü» olması gere­kirdi. Her ne ise bu bahisleri bizden sonra gelip yazdıklarımızı incele­yecek nesillerin aziz yazarlarına bırakıp sadede gelelim. Rabbimizbizi kusurlarımızla başbaşa bırakmasın. Onları affetmek suretiyle bizi pak­lasın. Bildiklerimizle amel etmemizi ve bilmediklerimizin de ilmini bi­ze nasib eylesin. Amin. ( büyük kuran tefsiri kitap, ali arslan tefsir oku, ali arslan Tekirdağ eski müftüsü, İstanbul Merkez vaizi, okusan yayınları, hulasatüt tefasir )
 
 
 
ALİ ARSLAN
Hicrî 1404
Miladî 1984 İSTANBUL

Not: 1995 Yılı OKUSAN yayıcılık Orjinal Baskısıdır.


Eski 26 Yıl önceki baskı olduğundan hafif lekeler, sararmalar var. Çok titiz olan, dış görünüşe önem veren kişilere tavsiye etmiyoruz, bu neden den dolayı iade etmek isteseler, iade edebilirler ama gidiş-dönüş (2 kargo) masrafını hesabından düşüp para iadesi yapılır.


Ali Arslan tarafından yazılan Büyük Kur’an Tefsiri Hulasatüt Tefasir adlı kitabı incelemektesiniz.
Büyük Kur’an Tefsiri Hulasatüt Tefasir kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusuözetifiyatı, satış şartlarıbilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
 
Yaratan Rabbinin adıyla  oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
 
   
           BÜYÜK KUR’AN TEFSİRİ   -  HULASATÜ’T  TEFASİR
                 büyük kuran tefsiri -  hulasatüt tefasir
 
           
             SAHABE ASRINDA TEFSİR

 
Sahabe arasındatefsir âlimi olarak şöhret bulmuş on kişi vardır: Dört halife, Abdullah bin Mesud, İbni Abbas, Ubey bin Kâb, Zeyd bin Sabit, Ebu Mus'el Eşari ve Abdullah bin Zübeyr'dir. Hulefai erbaadan en fazla tefsir Hz. Ali'den rivayet edilmiştir. Diğer üç halifeden az ri­vayet vardır. Hicretin 32. senesinde vefat eden Abdullah bin Mesud'dan, Hz. Ali'nin tefsirinden daha fazla tefsir rivayet edilmiştir. Abdullah bin Abbas ise (hicretin 68. senesinde Taif'te vefat etti.) Kur'an'ın ter­cümanıdır. Bu ümmetin en büyük âlimi ve müfessirlerinin de üstadı­dır. Tefsir hususunda sayılamayacak kadar fazla tefsir ondan nakle­dilmiştir. Çünkü peygamber «Ya Rab! Onu dinde fakıh kıl ve ona tevili öğret» diye dua etmiştir. Daha önce de belirttiğimiz gibi Abdul­lah İbn Abbas'ın tefsirinden en makbulü, Ali bin Ebi Talha el Haşimi, (Hicretin 143. senesinde vefat etmiştir) rivayetidir. Buhari de bu zaten tefsirine itimad etmiştir. Kays bin Müslim el Kufî (Hicretin 120. se­nesinde vefat etmiştir) da Ata bin Said'den ve Abdullah bin Abbas'tan tefsir rivayet etmiştir. Siyret sahibi İbni İshak da, İbni Abbas'tan tef­sir rivayet etmiştir. Ebu Nasr Muhammed bin Sahib el Kelbi (146. da vefat etmiştir) de rivayet etmiştir. Onun rivayeti en zayıf rivayettir. Hele onunla beraber Muhammed bin Es-Süddi, (Hicretin 186. senesin­de vefat etmiştir) olursa o vakit hiç güvenilmez.
 
Hicretin 20. senesinde vefat eden Ubey bin Kâb'tan Ebu Cafer er Razi, Rebi bin Enes'ten, o da Ebu Âliye'den büyük bir tefsir bölümü ri­vayet etti. Ubey bin Kab sahabelerin Kur'an'ı en fazla ve en güzel okuyanıydı. Hicretin 45. senesinde vefat eden Zeyd bin Sabit el-Ensari de vahy kâtiblerinden bir zattı. Hz. Ebu Bekir (R.A.) devrinde Kur'­an'ı cemettiği sahifelerden, sonra Hz. Osman devrinde kurulan Kur'an komisyonunda başkan olarak vazife gördü.
 
Hicretin 44. senesinde vefat eden Abdullah bin Kays el Eş'ari, (ki künyesi Ebu Mus'el el Eşari'dir) nin de tefsiri vardır. Tabiin devrinde tefsiri en iyi Mekke âlimleri biliyordu. Onların ba­şında Abdullah bin Mes'ud ve İbni Abbas geliyordu. Hicretin 133. senesinde vefat eden    Mucahid bin Cebr Kur'an'ı otuz defa Abdullah İbni Abbas'ın yanında tekrar etti!.. İmam Şafii ve Buharî bu zatın tefsirine güvenmişlerdir.
 
Hicretin 94. senesinde vefat eden Said bin Cübeyr, hicretin 105. senesinde Mekke'de vefat eden İbni Abbas'ın azadlısı İkrime, hicretin 106. senesinde Mekke'de vefat eden Tavus bin Kisani el-Yemenî, hic­retin 114. senesinde vefat eden Ata bin Ebi Ribah el Mekkî, İbni Ab­bas'ın talebelerinden ve Mekke'nin tefsir âlimlerindendirler. Sufyani Servi «Tefsiri dört kişiden: Said bin Cübeyr, Mücahid, İkrime ve Dahhak'tan alınız» buyurdu. Kattade «Bilki tabiinin en fazla tefsir bileni dört kişidir: Ata bin ebi Ribah, menasık hususunda en ileridedir. Said bin Cübeyr, tefsir hususunda en ileridedir. İkrime, siyeri herkesten daha iyi biliyor. Hasan Basri, helâl ve haramı herkesten daha iyi bili­yor.» dedi.
 
Küfe âlimleri İbni Mes'ud'un talebeleriydi. En meşhurları hicre­tin 102. senesinde vefat eden Alkame bin Kayş, hicretin 75. senesinde vefat eden Esved bin Zeyd, hicretin 95. senesinde vefat eden İbrahim en Nehai, hicretin 105. senesinde vefat eden Eş'şabi'dir.
 
Medine âlimleri hicretin 136. senesinde vefat eden Zeyd bin Eşlem El Adevi'nin talebeleridir. Onun bir tefsiri vardır. Tefsirlerin en meş­hurlarından ve kökenlerinden sayılır. Talebeleri; hicretin 182. sene­sinde vefat eden oğlu Abdurrahman bin Zeyd, hicretin 179. senesin­de vefat eden İmam Malik bin Enes, hicretin 121. senesinde vefat eden Hasan el-Basri, hicretin 135. senesinde vefat eden Ata bin Ebu Muslimi Horasani, hicretin 117. senesinde vefat eden Muhammed bin Kâbul-Kürezi, hicretin 90. senesinde vefat eden Ebu Aliye Refi' bin Mihran b. Riyahe, hicretin 105. senesinde vefat eden Dahhak bin Mezahim, Hicretin 111. senesinde vefat eden Atiyye bin Said el-Avfî, hicre­tin 117. senesinde vefat eden Kattade bin Hahame es-Senusî, hicretin 139. senesinde vefat eden Rebi bin Malik, hicretin 127. senesinde- ve­fat eden İsmail bin Abdurrahman Es-Suddi el Kebir'dir.
 
Üçüncü bir tabaka var ki ashab ve tabiîn sözlerini derlemişler­dir. Hicretin 198. senesinde vefat eden Süfyan bin Uyeyne, hicretin 197 senesinde vefat eden Übeyd bin el-Cerrahi el Kufi, hicretin 160. senesinde vefat eden Şube bin Haccac, hicretin hangi senesinde vefat ettiği belli olmayan Yezid bin Harun es-Sülemi, hicretin 213. senesin­de vefat eden Abdurrezzak, hicretin 121. senesinde vefat eden Adem bin Ebi İyas, hicretin 238. senesinde vefat eden İshak bin Rahveh, imam ve hafız olduğu gibi Nişaburludur. Hicretin 205. senesinde ve­fat eden Rayli' bin Ubade, hicretin hangi senesinde vefat ettiği belli olmayan Abdullah bin Humeyr bin Cehevi, ve hicretin 235. senesinde vefat eden imam, hafız ve Kûfe'li Ebu Bekir bin Ebi Şeybe'dirler.
 
 
TEFSİRCİLERİN DÖRDÜNCÜ TABAKASI

 
Bu tabaka şunlardır: Hicretin 343. senesinde vefat eden Ali bin Ebi Talha, hicretin 327. senesinde vefat eden İbni Ebi Hatem Abdur­rahman bin Muhammed er Razi, hicretin 273, senesinde vefat eden İbni Maceh, (Hadis hafızıdır) Ebu Abdullah Muhammed el Kazvinî, hicretin 410. senesinde vefat eden İbnu Merdüyeh Ebu Bekir Ahmed bin Musa el İsfehani, hicretin 354. senesinde vefat eden Ebu Şeyh bin Hibban el Busti, Hicretin 236. senesinde vefat eden İbrahim bin El Munzir hicretin 310. da vefat eden Ebu Cafer Muhammed bin Cerir et Taberi, bu zat, asrının en meşhur tefsircilerinden bir zattı. Suyuti, Itkanında «onun kitabı, tefsir kitablarının en yücesi ve en büyüğüdür. Çünkü o evvelâ hadislerin vecihlendirilmesine çalışıyor, sonra bazısı­nı diğerine tercih eder, sonra i'raba çalışır. Sonra ahkâmî âyetlerden istinbat etmeye çalışıyor. Onun tefsiri bir bakımdan geçmişlerin tef­sirlerinin hepsinden daha üstündür. İmamı En-Navevî, Tehzib sahibi İbnu Ceririn kitabı tefsirde benzeri yazılmamış bir kitabtır, der. Ebu İshak el İsferayini «Eğer bir kişi İbni Cerir'in tefsirini elde etmek için Çin'e dahi giderse çok sayılmaz» der.
 
İbni Cerir arkadaşlarına şunu söylüyordu: «Sizin tefsir ilmine karşı şu anda neşeniz var mıdır?»
 
Onlar: «Miktarı ne kadar olacak?» diye sorarlardı. Onlara cevap olarak: «Otuz bin yaprak olacaktır.»
 
Dediler ki:
— Bu çalışma hayatı, tamamlanmazdan önce ifna eden bir çalış­ma olur.

 

Bunun üzerine İbni Cerir üçbin yaprak kadar tefsirini kısalttı. Subki «Tabakat-i Mufessirin» de böyle söylüyor.

 
TEFSİRCİLERİN BEŞİNCİ TABAKASI

 Bu bahsi geçen zatlardan sonra bir grup insanlar çıktı. Tefsirle­ri faidelerle dolu, senedleri hafzedilmiş, kitablar telif etmişlerdir.
 
1) Hicretin 310. senesinde vefat eden Ebu İshak Ez-Zeccac, İbra­him bin Servi en Nahvi onlardan birisidir. Tefsirine «Meanul-Kur'an» ismini vermiştir.
 
2)  Hicretin 377. senesinde vefat eden Ebu Ali el Farisi'dir ki, bu zat lügat ve belagatta delil idi, onun çeşitli fenler hakkında birçok te­lifi vardır.
 
3) Hicretin 351. senesinde vefat eden Ebu-Bekr Muhammed bin Hasan (ki Nakkaş diye biliniyor) el-Mısrî'dir.
 
4) Ebu Caferi Nuhas «Nahiv» âlimlerindendir. Mısırlıdır. Hicre­tin 338. de vefat etmiştir.
 
5) Hicretin 437. senesinde vefat eden Mekki bin Ebil Kays en Nehavi denilen zattır.
 
6) Hicretin 430. da vefat eden Ebul Abbas Ahmed bin Ahbarul-Mehdevi'dir.
 
İşte bu dönemde sözler isnadları hazfedilerek nakledildiği için sıhhatli sözler hasta sözlere karıştı. Herkes gördüğü bir sözü tefsirine yazmaya, kalbine ne gelirse ona güvenmeye başladı. Selefi salihten ri­vayet edilene pek bakan olmadı. Sır sahasında uyulacak âlimlerin kim­ler olması gerektiğine de iltifat edilmedi. Karmakarışık bir vaziyet meydana geldi.
 
 
BU TEFSİRİ DERLERKEN MÜRACAAT ETTİĞİMİZ KAYNAKLAR

 
1  — Ebu Cafer Muhammed bin Cerir Et Taberi, vefatı 310. Doğu­mu belli değildir.
 
2  — Zemahşeri'nin Keşşafi'dir. (Doğumu: 467, Vefatı: 538).
 
 
3  — «Envarul Tenzil», Nasiruddin Abdullah bin Ömer el Beyzavi’nindir.  (Vefatı 692).

 

4  — Ebul Kasım Hüseyin bin Muhammed er Ragıb el İsfehani, (Vefatı 500'ci yılın başında).
 
5  — «Mefatih ul Gayb», Fahreddini Razî'dir, (Vefatı 610).
 
 6  — Hicretin 516. nda vefat eden Hüseyin bin Mes'ud el-Bagavi'-nin tefsiridir.
 
7  — Hicretin 774. de vefat eden Hafız İmaduddin Ebul Fida İs­mail bin Kesir'in tefsiridir.
 
8  — Hatibi Şerbinin «Es Sirac el Münir» adlı tefsiri. (Vefatı: 977).
  
9  — Alusinin «Ruh ul Beyan»ı. (Doğum: 1217, Vefat: 1270).
 
10  — Buhari şerhi AYNİ.
 
11 —  Celaleyn Tefsiri,
 
12 — «İrşadul-Aklis-Selim   ilâ   Mezayel - Kur'an'il-Kerîm»    adlı Ebussuud Efendinin tefsiri. (Vefat: 982).

13  — Müslimin en-Nevavi tarafından yazılmış şerhi,
 
14  — Merağinin Tefsiri,
 
15— Sıddık - Hasan Han el-Buharî el-Kanucî (1248-     )  Fethul-Beyan adlı tefsiri,
 
16 — İsmail-Hakkî el-Bursevî Ruhul-Beyan adlı tefsiri,
 
17 — Allame Tantavî Cevherinin el-Cevahir adlı tefsiri,
 
18 — Yirminci asrın şehidi Seyyid Kutubun «Fizilâlil-Kur'an'ı,
 
19 — İbnu-Kayyım el-Cevzînin «et-Tefsirul-Kayyım adlı tefsiri,
 
20 — Büyük âlim Elmalılı Hamdi Yazır hocamızın «Hak dini Kur'-an dili adlı Türkçe tefsiri,
 
21 — Büyük Mudekkik Hasan Basri Çantay'ın «Kur'an-ı Hakim ve Meali Kerîm» adlı tefsiri,
 
22  — Büyük edip    Ömer Riza Doğrul'un    «Tanrı Buyruğu» adlı tefsiri,
 
23  — Allame Cemaleddin el-Kasımî'nin   «Meha sinüt-Tevil» adlı tefsiri,
 
 24 — Es-Seyyid Muhammed Reşid Rıza'nın «Tefsirül-Menarı» ad­lı tefsiri,
 
25 — İmam Celalüddin Abdurrahman es-Suyutî'nin    «Ed-Durrül-Mensûr Fit-Tefsiri Bil-Me'sûr» adlı tefsiri,
  
26  — «Tenvirul-Mikyas»   adlı ve İbnu-Abbas'dan   rivayet edilen tefsir,
 
27 — İmam-ı Suyutî'nin «el-İtkan Fiûlumil-Kur'ân» adlı kitabı,

 

28 — Muhammed Ali es-Sabunî'nin «Tefsiru-Ayatil-Ahkâm» adlı tefsiri,
 
29 — İmam Ebu-Bekr Ahmed er-Razî el-Cessas (Vefat 370)  «Ahkamul-Kur'an» adlı tefsiri;
  
30 — Ebu - Hayyamn «el-Bahrul-Mühit» adlı tefsiri. (Doğumu: 654, vefatı: 745).
 
31 — Ebu-Abdullah Muhammed bin Ahmed el-Kürtubî'nin «el-Ca-mi'Li-Ahkâmil-Kur'ân» adlı tefsiri.  (Vefatı: 671).
  
32 — Muhammed bin Ali eş-Şevkanî (1173-1250) «Fethül-Kadir» adlı tefsiri,
 
33 — İbnul-Cevzi'nin «Zadul-Mesir Fi İlmit-Tefsir» adlı tefsiri. (Doğumu: 510, vefatı: 597).
 
 34 — Ez-Zerkeşi'nin «El-Burhan Fi-Ulumil-Kur'an» adlı tefsiri,
 
35 — Konyalı M. Vehbî efendinin «Hulasetul-Beyan» adlı tefsiri,
 
 36 — İmam-ı Safi'nin «Ahkamül-Kur'an» adlı tefsiri,
 
37— M. Abdül-Azim Ez-Zarkan'm «Menahilul-İrfan» adlı kitabı.
 
 
Bu kaynaklar yanında hadis kitablarının tefsir bölümlerine de müracaat ettik.
 
Zaman zaman lûğat kitablarına da baş vurduk.
 
Tefsiri bil-Mesur'da İbni-Ceriri Taberi, İbnu-Kesir ve Ed-Durrul-Mensur'un bir çok bölümünü kitabımıza aktardık. Bu bakımdan tefsi­rimize «Tefsiri-Bir-Rivaye» de denilebilir.
 
Yaptığımız nakilleri bazen motamot, bazen de özet olarak aldık.
 
Naklettiğimiz görüşlere ille katılıyoruz kanaati güdülmemelidir. Ba­zı ihtilaflı meselelerde tercihimizi sunarız. Bazen her hangi bir tercih yapmaksızın büyük muctehidlerin ihtilâflarını olduğu gibi naklediyo­ruz. Bundan gayemiz; okuyucuyu bu değerli görüşlere muttali kıl­maktır.
 
Ahkâm bahislerini mümkün olduğu kadar muctehid imamların görüşlerini vererek naklettik.
 
Bazı yerlerde Alusînin «Ruhul-Meani» adlı tefsirinden «İşâri tef­sir» diye adlandırılan bölümü malûmat için, naklettik. Fakat peşinen söyliyelim ki orası sahamızın dışında olduğu için menfi veya müsbet bir tavır almamız mümkün değildir.

 

Tefsirimizisminden de anlaşıldığı gibi mevcud tefsirlerin bir öze­tidir. Kanaatımızca daha lüzumlu gördüğümüz meseleleri ve görüşleri nakletmiş bulunuyoruz. Değişik kıraatlara pek fazla yer vermedik. Ba­zı istilahları arabçada kullanıldığı gibi isti'mal ettik. Tefsir içinde adı geçen zatların isimlerinin okunuş tarzını isim ve künyeleri konu edinen kitablardan naklettik. Bazı müsteşriklerin adlarının Frenkçesinî bulamadığımız için zevkimize göre yazdık.
 
Meal kısmında mevcud meallerden bazı âyetlerde değişiklik görebilirsin. Muhakkak ki, onu ya Beyzavî veya Celâleyn tefsirine gö­re tanzim ettiğimizi bil.
 
Tefsirimizin son cildinde genel bir fihristiyle beraber içinde adı geçen zatların tercüme halleri verilecektir.
 
Cenab-ı Mevlâdan dileğimiz bu Kur'an'a olan hizmetimizi seadeti dareynimize vesile kılmasıdır. Hem beni hem de fakru zaruret içeri­sinde yetişmem için her fedakârlığa katlanan anne ve babamı affetme­sini dilerim yüce Mevlâmızdan...
 

 

       SON SÖZÜMÜZ
 
 
Kur'anı Kerim, peygamberlerin en sonuncusu Hz. Muhammed Mustafa'ya (Aleyhisselâtu vesselam) gelen en son ilâhî kitabdır. Bu mübarek Kitab, tâ Kıyamete kadar bütün insanlar ve cinlere yol gös­terecek yegâne ilâhî kaynak olarak hüküm sürecektir. Onu her türlü saldırıdan koruyacağını Allah (Celle Celâlühü) söz vermiştir. «Elbette (Kur'anı) biz indirdik ve elbette onu biz koruyacağız.» (El-Hicir: 9).
 
Bu mukaddes kitabımız, dinimizin birinci derecede hüküm kay­nağıdır. Dört delilin birincisi hattâ derin düşünülürse, delillerin tama­mıdır. Bu ilâhî kaynak, bazen bir âyette değişik olarak bir kaç hükmü birden gözlerin önüne serdiği için onu bir roman havasıyla okumak hatalıdır.
 
Her cümlesini dikkatli ve itinalı okumak, kelimelerini kılı kırk yararcasına tedkik etmek, tekrar ede, ede görünürde kapalı görünen kelimelerin hakikatine bir oranda yaklaşmak her müslümanın vazife­sidir.
 
Beşeriyyetin saadetinin kaynağı olan Kur'ân Arapça olarak in­miştir. O, ilâhî kelâmı aktaran kelimeler geniş kapsamlı kelimeler ol­duğundan ancak onlar Kur'ân'ın muhtevasını taşır, başka dillerde kul­lanılan kelimeler bu ifadeden yoksun olduğundan Kur'ân başka dillere ancak Mealen nakledilebilir. Hiç bir Meal aslın yüzde - yüzünü ifade edemez ve ibadetlerin ifâsında aslın yerine geçemez. Mealleri okuyan «işte Kur'ân bu kadarcıktır.» diyemez.
 
Meallarına bakarak Kur'an'ın azametinde şüpheye düşenler varsa, kusur kendilerine aiddir. Çünkü Meal, bir bakıma motamot bir çeşit tercüme sayılır!.. Mümkün olduğu kadar Kur'ân'ın kısaca bir mânası­nı ifade etmeye çalışır. Dünyadaki denizlere yedi deniz daha eklenip Kur'ân'daki kelimelerin ifade ettiği mânaları yazmakda kullanılırsa, o mürekkep yetmiyecektir. Allah kelâmının ifade ettiği mânâlar bitme­den o mürekkep bitecektir. «De ki: Eğer Rabbimin kelimelerini yaz­mak için bütün denizler mürekkep olsa, muhakkak ki. Rabbimin kelimeleri tükenmeden denizler tükenirdi, bir o kadar daha yardımcı getirsek bile!..» (El-Kehf: 109).


Büyük Kur'ân Tefsiri, Cilt: 1   F.ll

 
Gerçek budur, öyle ise hiç bir tercüme, hiç bir Meal, hiç bir tef­sir kitabı Kur'ân'ın azametini olduğu gibi aktaramaz. Ancak «Ehli-sünnet vel-cemaat» itikadına uygun yapılmış Meallere, ve «Selefi-salihin»in inancına ters düşmiyen tefsirler Rabbimizin yüce kitabına bi­rer anahtardırlar. Birazcık olsun onun engin ve derin mânâlarını ak­tarmaya yardımcıdırlar. İşte bizimde kaleme aldığımız bu eser, bu sa­hada bir nebzecik hizmete vesile olsun maksadıyle yazılmıştır. Hatta diyebiliriz ki şimdiye kadar yazılanların bir özetidir. Bal arısının değişik çiçeklerden balı derlemesine benzer. Yoksa «Zamahşerî»lerin, «İbnû-Kesir»lerin, «Beyzavî»lerin kalem oynattıkları tefsir sahası ne­rede biz acizler nerdeyiz?
 
Mevcud Mealların hepsi de bir dereceye kadar dinî hizmetleri ye­rine getirmeye gayret sarfettiklerinde şübhem yoktur. Lâkin çoğu kopyacılık yoluyle meydana geldiğinden birisinde bulunan hata ve yan­lışlık aynen diğerine de geçmiştir, örnek olarak «El-Beyyine» sûresi­nin beşinci âyetini gösterebiliriz. Bakınız mevcud Meallerin çoğunda bahsi geçen âyetin son cümlesi şöyle meallandirilmiştir: «İşte doğru din budur!..» Halbuki, elimizde bulunan Arapça tefsirlerin hepsinde «îşte bu, dosdoğru milletin dinidir!» şeklinde âyet mânâlandırılmıştır. Yani «Dinül-Kayyimeti» tabiri «Dinül-Milletil-Kayyeti» şeklinde de­ğerlendirilmiştir. «El-Kayyımeti» kelimesi «Muzafün-ileyh» kabul edil­miştir. «Din» kelimesinin sıfatı değildir. Ancak zoraki bir teville ola­bilir. Zira «Din» kelimesi «Muzekker»dir, «El-Kayyimeti» müennesdir. «Din» kelimesi nekiredir, «El-Kayyimeti» marifedir. Eğer mevcud Me­allerin yazdıkları gibi olsaydı «Zalika Ed-Dinül-Kayyimü» olması gere­kirdi. Her ne ise bu bahisleri bizden sonra gelip yazdıklarımızı incele­yecek nesillerin aziz yazarlarına bırakıp sadede gelelim. Rabbimizbizi kusurlarımızla başbaşa bırakmasın. Onları affetmek suretiyle bizi pak­lasın. Bildiklerimizle amel etmemizi ve bilmediklerimizin de ilmini bi­ze nasib eylesin. Amin. ( büyük kuran tefsiri kitap, ali arslan tefsir oku, ali arslan Tekirdağ eski müftüsü, İstanbul Merkez vaizi, okusan yayınları, hulasatüt tefasir )
 
 
 
ALİ ARSLAN
Hicrî 1404
Miladî 1984 İSTANBUL

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat
Ürün Sepete Eklendi