9786257283878
982328
https://www.ikrakitap.com/cerhu-l-akaid-1-ehl-i-sunnet-akaidinin-elestirisi
Cerhu’l-Akâid -1-;Ehl-i Sünnet Akaidi'nin Eleştirisi
882.00
İslam Dünyası'nda bin yıldır mutlak hükümranlık kuran Ehl-i Sünnet'in insanın yaratıcılığını inkârı, İslam Toplumları açısından pratikte çok kötü sonuçlar doğurmuştur. Çünkü insanın irâdesinin ve buna bağlı olarak yaratıcılığının kısıtlanması İslam Toplumları'nı tabiatıyla önce pasifliğe, bunun bir sonucu olarak da başka milletlere bağımlı olmaya sürüklemiştir. Zira “yaratıcılık” demek aynı zamanda “üreticilik” demek olduğundan; insanın yaratıcılığının inkârı, başta düşünce, sanat, bilim ve teknoloji olmak üzere her türlü üretimden geri kalınması ve dolayısıyla Müslümanlar'ın üreten toplumlara bağımlı olmaları sonucunu doğurmuştur. Günümüze de bakıldığında çok açıktır ki; üreten toplumlar fikrî, ilmî, iktisâdî, siyasî, askerî ve diğer her alanda üretmeyen ya da az üreten toplumlardan çok daha güçlüdürler ve onlara tahakküm etmektedirler. Çünkü başta düşünce ve bilgi üretmek ve tabiî ki bunları kullanmak son derece önemli bir güçtür ve bunları üretmeyen toplumlar her zaman üretenlerin boyunduruğu altında yaşamaya mahkûm olurlar. Bu konuda sözü uzatmaya gerek olmayıp dünyanın hâlihazırdaki durumu ortadadır.
Şu bir hakîkattir ki; bir toplumda “ehliyet ve liyâkat” ile “adâlet ve hakkâniyet” ilkeleri yok olmuşsa eğer bu, o toplum için “helâk” anlamına gelmektedir. Nitekim Kur'an'da helâk edildikleri haber verilen toplumların kıssaları incelendiğinde, bunun en önemli sebebinin Hak ve adâletten ayrılmaları ve zulme gömülmeleri olduğu görülecektir. Dolayısıyla bugün İslam Dünyası'nın helâk sürecini yaşıyor olmasının sebeplerini dışarıda değil, kesinlikle toplumun bizzat iç yapısında ve inanç kodlarında aramak gerekmektedir. İşte bu kitabın yazılış amacı da haddizâtında kuru mezhep tartışmaları ve gereksiz itikâdî polemikler yapmak olmayıp, İslam Toplumları'nın içinde bulunduğu bu mel'ûn ve meş'ûm duruma dikkat çekmektir ki; belki bir inzâr veya bir intizâr olur!
İslam Dünyası'nda bin yıldır mutlak hükümranlık kuran Ehl-i Sünnet'in insanın yaratıcılığını inkârı, İslam Toplumları açısından pratikte çok kötü sonuçlar doğurmuştur. Çünkü insanın irâdesinin ve buna bağlı olarak yaratıcılığının kısıtlanması İslam Toplumları'nı tabiatıyla önce pasifliğe, bunun bir sonucu olarak da başka milletlere bağımlı olmaya sürüklemiştir. Zira “yaratıcılık” demek aynı zamanda “üreticilik” demek olduğundan; insanın yaratıcılığının inkârı, başta düşünce, sanat, bilim ve teknoloji olmak üzere her türlü üretimden geri kalınması ve dolayısıyla Müslümanlar'ın üreten toplumlara bağımlı olmaları sonucunu doğurmuştur. Günümüze de bakıldığında çok açıktır ki; üreten toplumlar fikrî, ilmî, iktisâdî, siyasî, askerî ve diğer her alanda üretmeyen ya da az üreten toplumlardan çok daha güçlüdürler ve onlara tahakküm etmektedirler. Çünkü başta düşünce ve bilgi üretmek ve tabiî ki bunları kullanmak son derece önemli bir güçtür ve bunları üretmeyen toplumlar her zaman üretenlerin boyunduruğu altında yaşamaya mahkûm olurlar. Bu konuda sözü uzatmaya gerek olmayıp dünyanın hâlihazırdaki durumu ortadadır.
Şu bir hakîkattir ki; bir toplumda “ehliyet ve liyâkat” ile “adâlet ve hakkâniyet” ilkeleri yok olmuşsa eğer bu, o toplum için “helâk” anlamına gelmektedir. Nitekim Kur'an'da helâk edildikleri haber verilen toplumların kıssaları incelendiğinde, bunun en önemli sebebinin Hak ve adâletten ayrılmaları ve zulme gömülmeleri olduğu görülecektir. Dolayısıyla bugün İslam Dünyası'nın helâk sürecini yaşıyor olmasının sebeplerini dışarıda değil, kesinlikle toplumun bizzat iç yapısında ve inanç kodlarında aramak gerekmektedir. İşte bu kitabın yazılış amacı da haddizâtında kuru mezhep tartışmaları ve gereksiz itikâdî polemikler yapmak olmayıp, İslam Toplumları'nın içinde bulunduğu bu mel'ûn ve meş'ûm duruma dikkat çekmektir ki; belki bir inzâr veya bir intizâr olur!
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.