9786056921988
943051
https://www.ikrakitap.com/endiseye-mahal-yok
Endişeye Mahal Yok
140.00
"İnsan bir damla kan ve bin endişe."
Şeyh Sadi Şirazi
Yirminci yüzyıl on sekiz ve on dokuzuncu yüzyılın "gün ışığı dünyası" ile karşılaştırılarak bir "gece karanlığı" bir "endişe çağı" olarak isimlendirilmişti. Bu yüzyıl herhalde "derin endişe çağı" olarak isimlendirilmeli. Modern insan iddia edildiği üzere manevi bir boşlukta yaşamakta. T. S. Eliot'dan alıntılarsak o çorak bir ülkede yaşayan içi oyuk kof bir adamdır.
Ekonomik ve sosyal durumu eğitim düzeyi ve yaşı kaç olursa olsun herkes endişeler ağına düşmüş kurtulmaya çalıştıkça bir yenisi ile karşılaşıyor.İç huzur yerini endişelere umutsuzluğa amaçsızca yaşamaya bırakmış. Alev Alatlı'nın dediği gibi "Kendi kaderleri üzerindeki kontrollerini kaybettiklerini hissedip yarınlarını belirleyecek olayları endişe içinde bekleyerek amaçsızca oradan oraya sürüklenen insanlar" her yerde. Bir de bitmek bilmeyen sosyal baskı mevzusu var endişelere endişe katan. Sürekli bir ekonomik politik kriz gündemi ve herkesin kendi işine geldiği gibi değerlendirdiği ahlak kuralları.
Peki bu ümitsizlik kaygı stres ve bunlarla başa çıkmak için ürettiğimiz duyarsızlaşma halleri hayata ve olaylara bakış tarzımızın yanlışlığından kaynaklanıyor olabilir mi? Sorun hayatın kendisinde değil de onu algılayış şeklimizde olabilir mi?
Bu kitap yaşamında bir terslik olduğunu her şeyin üzerine üzerinegeldiğini düşünen "Endişe Çağı"nın endişeli insanlarına "Acaba ben mi ters yola girdim?" sorusunu sordurmayı ve her endişenin aynı zamanda yeni anlayış ve farkındalıkların kapısını açacak birer imkân taşıdığını göstermeye çalışmaktadır.
Şeyh Sadi Şirazi
Yirminci yüzyıl on sekiz ve on dokuzuncu yüzyılın "gün ışığı dünyası" ile karşılaştırılarak bir "gece karanlığı" bir "endişe çağı" olarak isimlendirilmişti. Bu yüzyıl herhalde "derin endişe çağı" olarak isimlendirilmeli. Modern insan iddia edildiği üzere manevi bir boşlukta yaşamakta. T. S. Eliot'dan alıntılarsak o çorak bir ülkede yaşayan içi oyuk kof bir adamdır.
Ekonomik ve sosyal durumu eğitim düzeyi ve yaşı kaç olursa olsun herkes endişeler ağına düşmüş kurtulmaya çalıştıkça bir yenisi ile karşılaşıyor.İç huzur yerini endişelere umutsuzluğa amaçsızca yaşamaya bırakmış. Alev Alatlı'nın dediği gibi "Kendi kaderleri üzerindeki kontrollerini kaybettiklerini hissedip yarınlarını belirleyecek olayları endişe içinde bekleyerek amaçsızca oradan oraya sürüklenen insanlar" her yerde. Bir de bitmek bilmeyen sosyal baskı mevzusu var endişelere endişe katan. Sürekli bir ekonomik politik kriz gündemi ve herkesin kendi işine geldiği gibi değerlendirdiği ahlak kuralları.
Peki bu ümitsizlik kaygı stres ve bunlarla başa çıkmak için ürettiğimiz duyarsızlaşma halleri hayata ve olaylara bakış tarzımızın yanlışlığından kaynaklanıyor olabilir mi? Sorun hayatın kendisinde değil de onu algılayış şeklimizde olabilir mi?
Bu kitap yaşamında bir terslik olduğunu her şeyin üzerine üzerinegeldiğini düşünen "Endişe Çağı"nın endişeli insanlarına "Acaba ben mi ters yola girdim?" sorusunu sordurmayı ve her endişenin aynı zamanda yeni anlayış ve farkındalıkların kapısını açacak birer imkân taşıdığını göstermeye çalışmaktadır.
"İnsan bir damla kan ve bin endişe."
Şeyh Sadi Şirazi
Yirminci yüzyıl on sekiz ve on dokuzuncu yüzyılın "gün ışığı dünyası" ile karşılaştırılarak bir "gece karanlığı" bir "endişe çağı" olarak isimlendirilmişti. Bu yüzyıl herhalde "derin endişe çağı" olarak isimlendirilmeli. Modern insan iddia edildiği üzere manevi bir boşlukta yaşamakta. T. S. Eliot'dan alıntılarsak o çorak bir ülkede yaşayan içi oyuk kof bir adamdır.
Ekonomik ve sosyal durumu eğitim düzeyi ve yaşı kaç olursa olsun herkes endişeler ağına düşmüş kurtulmaya çalıştıkça bir yenisi ile karşılaşıyor.İç huzur yerini endişelere umutsuzluğa amaçsızca yaşamaya bırakmış. Alev Alatlı'nın dediği gibi "Kendi kaderleri üzerindeki kontrollerini kaybettiklerini hissedip yarınlarını belirleyecek olayları endişe içinde bekleyerek amaçsızca oradan oraya sürüklenen insanlar" her yerde. Bir de bitmek bilmeyen sosyal baskı mevzusu var endişelere endişe katan. Sürekli bir ekonomik politik kriz gündemi ve herkesin kendi işine geldiği gibi değerlendirdiği ahlak kuralları.
Peki bu ümitsizlik kaygı stres ve bunlarla başa çıkmak için ürettiğimiz duyarsızlaşma halleri hayata ve olaylara bakış tarzımızın yanlışlığından kaynaklanıyor olabilir mi? Sorun hayatın kendisinde değil de onu algılayış şeklimizde olabilir mi?
Bu kitap yaşamında bir terslik olduğunu her şeyin üzerine üzerinegeldiğini düşünen "Endişe Çağı"nın endişeli insanlarına "Acaba ben mi ters yola girdim?" sorusunu sordurmayı ve her endişenin aynı zamanda yeni anlayış ve farkındalıkların kapısını açacak birer imkân taşıdığını göstermeye çalışmaktadır.
Şeyh Sadi Şirazi
Yirminci yüzyıl on sekiz ve on dokuzuncu yüzyılın "gün ışığı dünyası" ile karşılaştırılarak bir "gece karanlığı" bir "endişe çağı" olarak isimlendirilmişti. Bu yüzyıl herhalde "derin endişe çağı" olarak isimlendirilmeli. Modern insan iddia edildiği üzere manevi bir boşlukta yaşamakta. T. S. Eliot'dan alıntılarsak o çorak bir ülkede yaşayan içi oyuk kof bir adamdır.
Ekonomik ve sosyal durumu eğitim düzeyi ve yaşı kaç olursa olsun herkes endişeler ağına düşmüş kurtulmaya çalıştıkça bir yenisi ile karşılaşıyor.İç huzur yerini endişelere umutsuzluğa amaçsızca yaşamaya bırakmış. Alev Alatlı'nın dediği gibi "Kendi kaderleri üzerindeki kontrollerini kaybettiklerini hissedip yarınlarını belirleyecek olayları endişe içinde bekleyerek amaçsızca oradan oraya sürüklenen insanlar" her yerde. Bir de bitmek bilmeyen sosyal baskı mevzusu var endişelere endişe katan. Sürekli bir ekonomik politik kriz gündemi ve herkesin kendi işine geldiği gibi değerlendirdiği ahlak kuralları.
Peki bu ümitsizlik kaygı stres ve bunlarla başa çıkmak için ürettiğimiz duyarsızlaşma halleri hayata ve olaylara bakış tarzımızın yanlışlığından kaynaklanıyor olabilir mi? Sorun hayatın kendisinde değil de onu algılayış şeklimizde olabilir mi?
Bu kitap yaşamında bir terslik olduğunu her şeyin üzerine üzerinegeldiğini düşünen "Endişe Çağı"nın endişeli insanlarına "Acaba ben mi ters yola girdim?" sorusunu sordurmayı ve her endişenin aynı zamanda yeni anlayış ve farkındalıkların kapısını açacak birer imkân taşıdığını göstermeye çalışmaktadır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.