9789752905542
945014
https://www.ikrakitap.com/gizemli-gol
Gizemli Göl
10.00
Kuşkusuz yaşadığımız çevrenin derinliklerinde, bilemediğimi, göremediğimiz, duyamadığımız, hatta farkına bile varamadığımız nice gizemlilikler gizlidir. Tıpkı "Gizemli Göl" romanının geçtiği yer olan Karagöl Kasabası gibi.
Beynimde gençlere yönelik roman yazma fikri oluştuğunda, sayısını anımsayamayacağım kadar çok kitap okumakla işe başladım. Çoğu okuduğum kitaplar harikaydı. Ancak ben farklı konular yazmalıydım. okuyucuyu korkutmadan, dehşete düşürmeyen ama tatlı bir ürperti veren, en başından sonuna kadar onları sürükleyen, bütün duygulara seslenen, sıcak, sımsıcak bir kitap...
Sanırım "Gizemli Göl"de, böyle bir roman oldu. Daha başlamadan bırakılmayacak, yarısına gelmeden atılmayacak, sürükleyiciliğini hiç yitirmeyecek bir kitap... İnanıyorum ki bu roman elinizden hiç düşmeyecek... Soluksuz okuyacaksınız. Görüyorsunuz işte... Ne kadar alçakgönüllü bir yazarım. Kendimi hiç övmüyorum. (Eyvah Pinokyo gibi burnum uzadı.)
"Gizemli Göl" romanını yazarken, hiç kuşku yok ki Elma'nın bisikletiyle göle düşmesi olayı, romana yön verdiği gibi bende de derin izler bıraktı. Korkmadım... ama ürperdim! Hem de günlerce. Bir türlü o sahneyi ne beynimden, ne de gözlerimden silemedim. Mert gibi, düşle gerçek arasında gidip geldim. Ve olaylar yumağına girdikçe, sanki roman kahramanı benmişim gibi, tatlı tebessümlerde, mavi hüzünlerde, parıltılı sevgilerde dolaştım durdum. Tüylerimin diken diken olduğu, dehşete kapıldığım anlar olmadı desem yalan olur. Böyle durumlara düştüğümde; kalemimi yumuşatıverdim. Soğuk korkuların yerini, sıcak ürpertilere bıraktım. Ne varki, Azmi'nin, yeğeni Belma ile karşılaşması esnasında kendimi tutamadım. Öylesine etkilendim ki, hıçkırıklara boğuldum. Hem ağlıyor, hem yazıyordum. O anda, elinde bir bardak çayla karım girmesin mi odama! Öylesine şaşkın baktı ki, "Gizemli Göl"ün örümcekleri bile Mert'e öylesine bakmamışlardır inanın!
İşte böyle... Gizemli Göl'ü yaşayarak yazdım. Sizlerin de yaşayarak okuyacağınıza kuşkum yok. Korku değil, tatlı ürpertiler veren yeni romanlarda buluşmak dileğiyle.
En güzel günler sizlerin olsun!
Kuşkusuz yaşadığımız çevrenin derinliklerinde, bilemediğimi, göremediğimiz, duyamadığımız, hatta farkına bile varamadığımız nice gizemlilikler gizlidir. Tıpkı "Gizemli Göl" romanının geçtiği yer olan Karagöl Kasabası gibi.
Beynimde gençlere yönelik roman yazma fikri oluştuğunda, sayısını anımsayamayacağım kadar çok kitap okumakla işe başladım. Çoğu okuduğum kitaplar harikaydı. Ancak ben farklı konular yazmalıydım. okuyucuyu korkutmadan, dehşete düşürmeyen ama tatlı bir ürperti veren, en başından sonuna kadar onları sürükleyen, bütün duygulara seslenen, sıcak, sımsıcak bir kitap...
Sanırım "Gizemli Göl"de, böyle bir roman oldu. Daha başlamadan bırakılmayacak, yarısına gelmeden atılmayacak, sürükleyiciliğini hiç yitirmeyecek bir kitap... İnanıyorum ki bu roman elinizden hiç düşmeyecek... Soluksuz okuyacaksınız. Görüyorsunuz işte... Ne kadar alçakgönüllü bir yazarım. Kendimi hiç övmüyorum. (Eyvah Pinokyo gibi burnum uzadı.)
"Gizemli Göl" romanını yazarken, hiç kuşku yok ki Elma'nın bisikletiyle göle düşmesi olayı, romana yön verdiği gibi bende de derin izler bıraktı. Korkmadım... ama ürperdim! Hem de günlerce. Bir türlü o sahneyi ne beynimden, ne de gözlerimden silemedim. Mert gibi, düşle gerçek arasında gidip geldim. Ve olaylar yumağına girdikçe, sanki roman kahramanı benmişim gibi, tatlı tebessümlerde, mavi hüzünlerde, parıltılı sevgilerde dolaştım durdum. Tüylerimin diken diken olduğu, dehşete kapıldığım anlar olmadı desem yalan olur. Böyle durumlara düştüğümde; kalemimi yumuşatıverdim. Soğuk korkuların yerini, sıcak ürpertilere bıraktım. Ne varki, Azmi'nin, yeğeni Belma ile karşılaşması esnasında kendimi tutamadım. Öylesine etkilendim ki, hıçkırıklara boğuldum. Hem ağlıyor, hem yazıyordum. O anda, elinde bir bardak çayla karım girmesin mi odama! Öylesine şaşkın baktı ki, "Gizemli Göl"ün örümcekleri bile Mert'e öylesine bakmamışlardır inanın!
İşte böyle... Gizemli Göl'ü yaşayarak yazdım. Sizlerin de yaşayarak okuyacağınıza kuşkum yok. Korku değil, tatlı ürpertiler veren yeni romanlarda buluşmak dileğiyle.
En güzel günler sizlerin olsun!
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.