Hayata Dokunan Öyküler; Başucu Öyküleri - 3

Stok Kodu:
9789756700914
Boyut:
120-195-0
Sayfa Sayısı:
192
Baskı:
4
Basım Tarihi:
2014-12-01
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%25 indirimli
25,00 TL
18,75 TL
Temin süresi 3 gündür.
9789756700914
919847
Hayata Dokunan Öyküler; Başucu Öyküleri - 3
Hayata Dokunan Öyküler; Başucu Öyküleri - 3
18.75
"Öyküler neye öykünür? Neyi işaretler, neye dairdir öyküler?" diye sorsam, bunun muhtemel cevabı şöyle olurdu herhalde: Öykü hayatı, hayatın ta kendisini öykünür. Hayattandır ama hayat değildir, insan olmanın en derin sularından süzülüp gelir, gelirken geçtiği yerlerin kokusunu, tuzunu, tozunu beraberinde getirir ama yine de kaynaktaki haliyle aynı değildir. Dolayısıyla öykü okumak, hayatı ve insanı doğala özdeş haliyle, evirip çevirmeden, en yalın şekliyle okumaktır çoğu kere. Belki binlerce öykü, hikaye, mesel, masal okudum bu çalışmayı hazırlarken. Bunun en başta benim düşünce ve hayal hamuruma muazzam katkıları olduğunu bizzat gördüm. Yüzyıllar boyunca halk irfanının bu öykü, mesel ve hikayeler yoluyla taşındığını, hikayelerle, öykülerle düşünmenin insanda ayrı bir bilgelik inşa ettiğini bir daha kavramak olağanüstüydü doğrusu. İyice anladım ki insanlara (vı sık sık kendine) saatlerce teorik ve teknik terimlerle konuşmak yerine bir öykü anlatmak, bir temsil getirmek, bir nükte yapmak yeterli olabilmektedir. O vakit düşündüm ki bilgelik, erdem, anlam, anlaşmak her zaman yüce dağların başında bir mor ışık halesi şeklinde belirmez: Çoğu kere o yüce dağın eteklerindeki küçük, mütevazı bir çakıl taşının bağrında uyuklamaktadır. Öykü okuyabilene, mesel söyleyebilene, "Hayata Dokunabilene" ne mutlu...
"Öyküler neye öykünür? Neyi işaretler, neye dairdir öyküler?" diye sorsam, bunun muhtemel cevabı şöyle olurdu herhalde: Öykü hayatı, hayatın ta kendisini öykünür. Hayattandır ama hayat değildir, insan olmanın en derin sularından süzülüp gelir, gelirken geçtiği yerlerin kokusunu, tuzunu, tozunu beraberinde getirir ama yine de kaynaktaki haliyle aynı değildir. Dolayısıyla öykü okumak, hayatı ve insanı doğala özdeş haliyle, evirip çevirmeden, en yalın şekliyle okumaktır çoğu kere. Belki binlerce öykü, hikaye, mesel, masal okudum bu çalışmayı hazırlarken. Bunun en başta benim düşünce ve hayal hamuruma muazzam katkıları olduğunu bizzat gördüm. Yüzyıllar boyunca halk irfanının bu öykü, mesel ve hikayeler yoluyla taşındığını, hikayelerle, öykülerle düşünmenin insanda ayrı bir bilgelik inşa ettiğini bir daha kavramak olağanüstüydü doğrusu. İyice anladım ki insanlara (vı sık sık kendine) saatlerce teorik ve teknik terimlerle konuşmak yerine bir öykü anlatmak, bir temsil getirmek, bir nükte yapmak yeterli olabilmektedir. O vakit düşündüm ki bilgelik, erdem, anlam, anlaşmak her zaman yüce dağların başında bir mor ışık halesi şeklinde belirmez: Çoğu kere o yüce dağın eteklerindeki küçük, mütevazı bir çakıl taşının bağrında uyuklamaktadır. Öykü okuyabilene, mesel söyleyebilene, "Hayata Dokunabilene" ne mutlu...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat
Ürün Sepete Eklendi