9786050826685
917523
https://www.ikrakitap.com/istanbulun-cagrisi
İstanbul'un Çağrısı
168.75
Ben Konstantinapol... Dünyanın göz bebeği...
Ay ışığı sularıma vuruyor... Beni cennete benzetiyor elçiler. "Altından nehirler geçen cennet.
Selam sana Konstantiniyye, ey Peygamber müjdesi. Geleceğiz, bekle bizi."
Ve yürüyor bir hükümdar...
Tuğlar, davullar, kösler, nakkarelerle... Tuğların rüzgârına tutulmuş kızıl, kara, doru, beyaz
donlu atlarla... Kanatlı bir kısrak öncülüğünde aşılıyor surlarım...Gece kadar siyah. Topuklarına
kadar uzanan yelesi, gök rengi gözleri...
Ve ben düşümde bu düşü anlatıyorum.
Sultan Mehmed'in rüyası. İmparator Konstantin'in ve Bizans'ın son sığınağı.
Peygamber sözüyle müjdelenen, İsa'nın ve Meryem'in himayesinde olduğuna inanılan,
uğruna candan geçilen şehir.Erguvan renkli tüllerle bezenmiş davetkâr güzel. İstanbul.
Bir önceki romanıLâ'lile TYB'den "Yılın Romanı Ödülü"nü alanAyşe Kara,İstanbul'un
Çağrısı'nda yine çok katmanlı bir kurguyla çıkıyor okurların karşısına. Ve ilk defa
denenen bir şeyi yaparak tüm zamanların rüya şehrine bu şehir uğruna olanı biteni
kendi ağzından anlattırıyor. Sultan Mehmed'in, XI. Konstantin'in, Elif'in, Anna'nın,
Babanakkaş'ın, Ak Şeyh'in, Celep Munzur'un, Longo'nun, Burunsuz Gregoryus'un,
Nalbantoğlu İhsan'ın, Talihi Yaver Turan'ın ve Çakır'ın İstanbul'unu...
Bir yanda bin yıllık başkentlerini kaybetme ihtimalini ilk kez bu kadar derinden
hisseden Bizanslılar, bir yanda Peygamber müjdesine erişebilmek için her şeyi göze
almış Türkler...
Ve Osmanlı ordugâhında peş peşe işlenen cinayetler, yürek söken esrarengiz bir
katil...
Bir Bizans oyunu mu bu? Yoksa Sultan Mehmed'in hiç beklemediği yerden gelecek
bir hesaplaşma mı?
Çağlar açıp çağlar kapatan topların yıkamadığı, aşılamayan surların bir sırrı mı var? Sır
nedir?
Kutsal Sandık, Rum ateşi, karadan yürüyen gemiler, suda seken toplar, şehrin altını
avuçlarının içi gibi bilen lağımcılar... Bir şehri korumak ya da fethetmek için ne
gerekir?
"Ah! Tarihteki muhasaraların en ihtişamlısı."
Ayşe Kara'dan karakterleri, kurgusu, tarihi atmosferi, incelikle işlenmiş detayları ve
kuşatıcı bakışıyla İstanbul'a, Bizans'a ve Osmanlı'ya dair unutulmayacak bir
roman;İstanbul'un Çağrısı...
Ben Konstantinapol... Dünyanın göz bebeği...
Ay ışığı sularıma vuruyor... Beni cennete benzetiyor elçiler. "Altından nehirler geçen cennet.
Selam sana Konstantiniyye, ey Peygamber müjdesi. Geleceğiz, bekle bizi."
Ve yürüyor bir hükümdar...
Tuğlar, davullar, kösler, nakkarelerle... Tuğların rüzgârına tutulmuş kızıl, kara, doru, beyaz
donlu atlarla... Kanatlı bir kısrak öncülüğünde aşılıyor surlarım...Gece kadar siyah. Topuklarına
kadar uzanan yelesi, gök rengi gözleri...
Ve ben düşümde bu düşü anlatıyorum.
Sultan Mehmed'in rüyası. İmparator Konstantin'in ve Bizans'ın son sığınağı.
Peygamber sözüyle müjdelenen, İsa'nın ve Meryem'in himayesinde olduğuna inanılan,
uğruna candan geçilen şehir.Erguvan renkli tüllerle bezenmiş davetkâr güzel. İstanbul.
Bir önceki romanıLâ'lile TYB'den "Yılın Romanı Ödülü"nü alanAyşe Kara,İstanbul'un
Çağrısı'nda yine çok katmanlı bir kurguyla çıkıyor okurların karşısına. Ve ilk defa
denenen bir şeyi yaparak tüm zamanların rüya şehrine bu şehir uğruna olanı biteni
kendi ağzından anlattırıyor. Sultan Mehmed'in, XI. Konstantin'in, Elif'in, Anna'nın,
Babanakkaş'ın, Ak Şeyh'in, Celep Munzur'un, Longo'nun, Burunsuz Gregoryus'un,
Nalbantoğlu İhsan'ın, Talihi Yaver Turan'ın ve Çakır'ın İstanbul'unu...
Bir yanda bin yıllık başkentlerini kaybetme ihtimalini ilk kez bu kadar derinden
hisseden Bizanslılar, bir yanda Peygamber müjdesine erişebilmek için her şeyi göze
almış Türkler...
Ve Osmanlı ordugâhında peş peşe işlenen cinayetler, yürek söken esrarengiz bir
katil...
Bir Bizans oyunu mu bu? Yoksa Sultan Mehmed'in hiç beklemediği yerden gelecek
bir hesaplaşma mı?
Çağlar açıp çağlar kapatan topların yıkamadığı, aşılamayan surların bir sırrı mı var? Sır
nedir?
Kutsal Sandık, Rum ateşi, karadan yürüyen gemiler, suda seken toplar, şehrin altını
avuçlarının içi gibi bilen lağımcılar... Bir şehri korumak ya da fethetmek için ne
gerekir?
"Ah! Tarihteki muhasaraların en ihtişamlısı."
Ayşe Kara'dan karakterleri, kurgusu, tarihi atmosferi, incelikle işlenmiş detayları ve
kuşatıcı bakışıyla İstanbul'a, Bizans'a ve Osmanlı'ya dair unutulmayacak bir
roman;İstanbul'un Çağrısı...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.