9789755487359
982270
https://www.ikrakitap.com/mutezilede-varlik-akil-ve-dil-kadi-abdulcebbar-ozelinde-bir-analiz
Mu'tezile'de Varlık , Akıl ve Dil;Kadî Abdülcebbâr Özelinde Bir Analiz
280.00
Dil, düşünce ve varlık ilişkisi, düşünce tarihi boyunca merak konusu olmuş kadim problemlerden biridir. “Kelimeler (dil), mânaların kalıplarıdır” ve “Kelime beden, mâna ise ruhtur” gibi özdeyişlerle ifade edildiği üzere dil, asıl maksat olan anlamın taşıyıcısıdır. Anlam, bilen özne konumundaki insanın, düşünce yetisi olan aklı sayesinde varlığı yorumlama ve anlamlandırma çabasının sonucunda elde ettiği bilgi birikimidir (düşünce). İnsanın bu bilgi birikimi, ruhun bedeni öncelemesi ve ona hayatiyet veren öz oluşu gibi dili önceler ve onu yaşayan canlı bir varlık haline getirir. Dile taşınan düşünce, anlam veya bilgi birikimi, varlığa dair olduğu için insan aklı ilk önce varlıkla karşı karşıya kalır, ona yönelik düşünür ve bu sürecin sonunda da söz konusu düşüncesini dile taşır. Böylece insan kendi düşünce ve fikrini, başkalarına da açarak onların da düşüncesinin konusu haline gelebilecek bir forma kavuşturur. Buna göre bahse konu üçlü kavramın doğru sıralanışı, varlık-düşünce (akıl) ve dil tarzında gerçekleşmektedir.
Mu‘tezile'de Varlık, Akıl ve Dil: Kâdî Abdülcebbâr Özelinde Bir Analiz isimli bu çalışmada müteahhir dönem Mu‘tezilî düşünce dünyasında varlık, akıl ve dil arasında kurulan ilişki mercek altına alınmaktadır. Dilde açığa çıkan ve aklın ürünü olan düşüncenin ilgili olduğu zemin olması itibariyle ilkin varlık teorisi ele alınmış, ardından bir yapı olarak akıl ve onun düşünceyi oluşturma evreleri incelenmiş ve en sonunda da düşüncenin dile taşınma serüveni aktarılmaya çalışılmıştır.
Eserde son dönem Mu‘tezilî düşüncenin epistemoloji anlayışının inşa edildiği ontolojik düzlem açıklığa kavuşturularak, nesnenin ne şekilde ve nerede kurulduğu sorusuna cevap aranmıştır. Bunun yanı sıra birer delil olarak dilin ve aklın bilgi kaynağı olma noktasındaki güçleri karşılaştırılarak bu anlamda dilin, akıl karşısındaki konumu tespit edilmeye çalışılmıştır. Mezkur konular çerçevesinde müteahhir Mu‘tezilî sistemin bütünlük içerisinde kavranabilmesi için sistemin kayda değer bir yorumunu sunmaya çabalayan bu çalışmanın, Mu‘tezile literatürüne katkı sağlayıp bu düşünce ekolünün daha isabetli bir zeminde anlaşılmasına vesile olması hedeflenmiştir.
Dil, düşünce ve varlık ilişkisi, düşünce tarihi boyunca merak konusu olmuş kadim problemlerden biridir. “Kelimeler (dil), mânaların kalıplarıdır” ve “Kelime beden, mâna ise ruhtur” gibi özdeyişlerle ifade edildiği üzere dil, asıl maksat olan anlamın taşıyıcısıdır. Anlam, bilen özne konumundaki insanın, düşünce yetisi olan aklı sayesinde varlığı yorumlama ve anlamlandırma çabasının sonucunda elde ettiği bilgi birikimidir (düşünce). İnsanın bu bilgi birikimi, ruhun bedeni öncelemesi ve ona hayatiyet veren öz oluşu gibi dili önceler ve onu yaşayan canlı bir varlık haline getirir. Dile taşınan düşünce, anlam veya bilgi birikimi, varlığa dair olduğu için insan aklı ilk önce varlıkla karşı karşıya kalır, ona yönelik düşünür ve bu sürecin sonunda da söz konusu düşüncesini dile taşır. Böylece insan kendi düşünce ve fikrini, başkalarına da açarak onların da düşüncesinin konusu haline gelebilecek bir forma kavuşturur. Buna göre bahse konu üçlü kavramın doğru sıralanışı, varlık-düşünce (akıl) ve dil tarzında gerçekleşmektedir.
Mu‘tezile'de Varlık, Akıl ve Dil: Kâdî Abdülcebbâr Özelinde Bir Analiz isimli bu çalışmada müteahhir dönem Mu‘tezilî düşünce dünyasında varlık, akıl ve dil arasında kurulan ilişki mercek altına alınmaktadır. Dilde açığa çıkan ve aklın ürünü olan düşüncenin ilgili olduğu zemin olması itibariyle ilkin varlık teorisi ele alınmış, ardından bir yapı olarak akıl ve onun düşünceyi oluşturma evreleri incelenmiş ve en sonunda da düşüncenin dile taşınma serüveni aktarılmaya çalışılmıştır.
Eserde son dönem Mu‘tezilî düşüncenin epistemoloji anlayışının inşa edildiği ontolojik düzlem açıklığa kavuşturularak, nesnenin ne şekilde ve nerede kurulduğu sorusuna cevap aranmıştır. Bunun yanı sıra birer delil olarak dilin ve aklın bilgi kaynağı olma noktasındaki güçleri karşılaştırılarak bu anlamda dilin, akıl karşısındaki konumu tespit edilmeye çalışılmıştır. Mezkur konular çerçevesinde müteahhir Mu‘tezilî sistemin bütünlük içerisinde kavranabilmesi için sistemin kayda değer bir yorumunu sunmaya çabalayan bu çalışmanın, Mu‘tezile literatürüne katkı sağlayıp bu düşünce ekolünün daha isabetli bir zeminde anlaşılmasına vesile olması hedeflenmiştir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.