9786059669535
918561
https://www.ikrakitap.com/osmanli-arsiv-belgeleri-isiginda-malatyadaki-vakif-eserleri
Osmanlı Arşiv Belgeleri Işığında Malatya'daki Vakıf Eserleri
204.00
Malatya, Anadolu'da kurulan en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Yer üstü buluntuları ile yer altı kalıntılarının değerlendirilmesi sonucu şehrin tarihinin, tarih öncesi (prehistorya) döneme kadar uzandığı anlaşılmaktadır.
Eski çağlardan beri Mezopotamya'yı Anadolu'ya bağlayan işlek tarihî yollar üzerinde bulunması, özellikle "Kral Yolu"nun buradan geçiyor olması, ayrıca ev sahipliği yaptığı medeniyetlerin hemen hemen hepsinde ordugâh şehri olma özelliğini koruması, Malatya'nın iktisadî, askerî ve kültürel bakımdan tarihî önemini arttırmıştır. Ancak bu önem; şehrin tarihi boyunca büyük savaşlara sahne olması, şehrin sık sık yakılıp yıkılması, halkının pek çok kez kılıçtan geçirilmesi veya zorunlu göçe tâbi tutulması gibi sıkıntıları da beraberinde getirmiştir.
Romalılar zamanında ordugâh şehri olan Malatya, Hz. Ömer'den itibaren de Avâsım (sınır şehri) bölgesi haline getirilmiştir. Bunun sonucu olarak şehir, Müslüman Arapların, Rumlar üzerine düzenledikleri seferlerde bir karargâh olmuştur. Bu durumun sonucu olarak İslâmiyet'in Anadolu'da yayılmasında tarihî bir rol üstlenmiştir.
Türkler, Malazgirt Savaşı'ndan çok önce, kitleler halinde Müslüman olmuşlardı. Malatya da Anadolu'da İslâmlaşıp Türkleşen şehirlerden biri olmuştur.
Malatya, Osmanlı Devleti döneminde gerek siyasî gerek ticari bakımdan sayılı şehirler arasında bulunduğu gibi ilmî ve fikrî faaliyetler bakımından da Anadolu'nun önde gelen şehirleri arasındadır. Tarihî seyir içerisinde özellikle Memlükler döneminden itibaren Malatya'da pek çok vakıf eserinin teşekkül ettiği görülmektedir. Bu nevi eserlerin şehir, kaza ve kasabalarda imar, kültür, sosyal ve ticarî hayatın canlanmasının yanı sıra şehirlerin gelişmesinde önemli fonksiyonlar icra ettikleri bilinmektedir.
Osmanlı Devleti'nin özellikle ilhâk ettikleri Müslüman topraklarda kendisinden önce var olan vakıf kurumlarına dokunmadığını, vakıf kurumlarının var ise vakfiyelerini yoksa âdil şahitlerin şehâdetlerini esas alarak vakıf kurumlarını tahrir defterlerine kaydettiğini ve bu şekliyle işlettiğini görmekteyiz. Ayrıca Osmanlı Devleti döneminde Malatya ve kazalarında kendisinden önceki Müslüman devletlerden devraldıkları vakıf kurumlarına ilaveten ihtiyaç duyulan her sahada -gerek devlet adamı gerek hânedan üyeleri gerek zengin kimseler tarafından- çok sayıda vakıf kurumları inşa edilmiştir.
Malatya, Anadolu'da kurulan en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Yer üstü buluntuları ile yer altı kalıntılarının değerlendirilmesi sonucu şehrin tarihinin, tarih öncesi (prehistorya) döneme kadar uzandığı anlaşılmaktadır.
Eski çağlardan beri Mezopotamya'yı Anadolu'ya bağlayan işlek tarihî yollar üzerinde bulunması, özellikle "Kral Yolu"nun buradan geçiyor olması, ayrıca ev sahipliği yaptığı medeniyetlerin hemen hemen hepsinde ordugâh şehri olma özelliğini koruması, Malatya'nın iktisadî, askerî ve kültürel bakımdan tarihî önemini arttırmıştır. Ancak bu önem; şehrin tarihi boyunca büyük savaşlara sahne olması, şehrin sık sık yakılıp yıkılması, halkının pek çok kez kılıçtan geçirilmesi veya zorunlu göçe tâbi tutulması gibi sıkıntıları da beraberinde getirmiştir.
Romalılar zamanında ordugâh şehri olan Malatya, Hz. Ömer'den itibaren de Avâsım (sınır şehri) bölgesi haline getirilmiştir. Bunun sonucu olarak şehir, Müslüman Arapların, Rumlar üzerine düzenledikleri seferlerde bir karargâh olmuştur. Bu durumun sonucu olarak İslâmiyet'in Anadolu'da yayılmasında tarihî bir rol üstlenmiştir.
Türkler, Malazgirt Savaşı'ndan çok önce, kitleler halinde Müslüman olmuşlardı. Malatya da Anadolu'da İslâmlaşıp Türkleşen şehirlerden biri olmuştur.
Malatya, Osmanlı Devleti döneminde gerek siyasî gerek ticari bakımdan sayılı şehirler arasında bulunduğu gibi ilmî ve fikrî faaliyetler bakımından da Anadolu'nun önde gelen şehirleri arasındadır. Tarihî seyir içerisinde özellikle Memlükler döneminden itibaren Malatya'da pek çok vakıf eserinin teşekkül ettiği görülmektedir. Bu nevi eserlerin şehir, kaza ve kasabalarda imar, kültür, sosyal ve ticarî hayatın canlanmasının yanı sıra şehirlerin gelişmesinde önemli fonksiyonlar icra ettikleri bilinmektedir.
Osmanlı Devleti'nin özellikle ilhâk ettikleri Müslüman topraklarda kendisinden önce var olan vakıf kurumlarına dokunmadığını, vakıf kurumlarının var ise vakfiyelerini yoksa âdil şahitlerin şehâdetlerini esas alarak vakıf kurumlarını tahrir defterlerine kaydettiğini ve bu şekliyle işlettiğini görmekteyiz. Ayrıca Osmanlı Devleti döneminde Malatya ve kazalarında kendisinden önceki Müslüman devletlerden devraldıkları vakıf kurumlarına ilaveten ihtiyaç duyulan her sahada -gerek devlet adamı gerek hânedan üyeleri gerek zengin kimseler tarafından- çok sayıda vakıf kurumları inşa edilmiştir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.