Uzlete Çekilmenin Adabı;-Halktan Hakk'a Yöneliş-

Stok Kodu:
9786256715424
Boyut:
135-210-
Sayfa Sayısı:
88
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024-06-05
Çeviren:
İbrahim Hakkı Uluçınar
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
Kategori:
%50 indirimli
100,00 TL
50,00 TL
Aynı gün kargo
9786256715424
979853
Uzlete Çekilmenin Adabı;-Halktan Hakk'a Yöneliş-
Uzlete Çekilmenin Adabı;-Halktan Hakk'a Yöneliş-
50.00
Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor: "Biz, Allah Resulüyle gazaya beraber gittik. Bir vadiye vardık. O vadide suyu tatlı bir pınar gördük. Askerlerden birisi: "Keşke insanlardan ayrılıp bu vadide ibadet etseydim ne güzel olurdu, fakat ben bunu Allah Resulüne söylemedikçe yapmam." dedi.Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) buyurdu:"Böyle yapma! Zira herhangi birinizin Allah yolunda cihad ederek sebat göstermesi, aile efradının içinde altmış sene ibadet yapmasından daha hayırlıdır. Acaba siz istemez misiniz ki, Allah sizi affetsin ve cennete dâhil olasınız? O halde Allah Teâlâ'nın yolunda harp ediniz. Zira herhangi bir kimse, Allah yolunda bir devenin sağımı kadar harp ederse, Allah onu cennete dâhil eder."Bununla birlikte bazı insanlar vardır ki, onların selameti insanların arasına karışmakta değil, uzlete çekilmektedir. Nitekim bazı kişinin selameti evinde oturmakta ve cihada çıkmamakta olduğu gibi..."Muhakkak Allah Teâlâ gizli kalan muttaki kulunu sever" Hadis-i şerifi, kenara çekilmenin, gösteriş ve şöhrete hevesli olmaktan daha üstün olduğuna ve şöhretten kaçınmanın daha selamette bulunduğuna işarettir. Böyle yapmak ise, uzlet ve tenhaya çekilmeye bağlı değildir. Nitekim nice rahipler vardır ki uzlete çekilmiş, fakat bütün dünya kendisini tanıyor. Ve nice Müslüman vardır ki, insanların her çeşidiyle ihtilat ediyor, fakat ne ismi anılmakta ve ne de şöhretinden bahsedilmektedir.İnsan, günahkâr bir kimse ile bir müddet beraber oturdu mu, o insan, kalbinden o günahkârı tenkit etmesine rağmen, eğer fasıkla oturmadan önceki haliyle şimdiki hâlini kıyas ederse, fesattan nefret etmek ve fesadı ağır saymak hususunda, iki halin arasında bariz bir ayrılık müşâhede edecektir. Zira fesat / menhiyyat çok görüldü mü, artık insan fıtratına basit bir meseleymiş gibi görünür. Onun tehlike- sine karşı kalpteki ürkeklik ve nefret azalır. Oysa insanoğlunu fesattan/günah işlemekten alıkoyan, ancak fesada karşı olan kalbi nefrettir. Fazla müşahede etmekten ötürü fesat kalbe hafif görünmeye başladığı zaman, artık onu alıkoyan kuvvetin nerde ise, silinip gitmesi ve o fesada / günaha muhtemeldir.
Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor: "Biz, Allah Resulüyle gazaya beraber gittik. Bir vadiye vardık. O vadide suyu tatlı bir pınar gördük. Askerlerden birisi: "Keşke insanlardan ayrılıp bu vadide ibadet etseydim ne güzel olurdu, fakat ben bunu Allah Resulüne söylemedikçe yapmam." dedi.Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) buyurdu:"Böyle yapma! Zira herhangi birinizin Allah yolunda cihad ederek sebat göstermesi, aile efradının içinde altmış sene ibadet yapmasından daha hayırlıdır. Acaba siz istemez misiniz ki, Allah sizi affetsin ve cennete dâhil olasınız? O halde Allah Teâlâ'nın yolunda harp ediniz. Zira herhangi bir kimse, Allah yolunda bir devenin sağımı kadar harp ederse, Allah onu cennete dâhil eder."Bununla birlikte bazı insanlar vardır ki, onların selameti insanların arasına karışmakta değil, uzlete çekilmektedir. Nitekim bazı kişinin selameti evinde oturmakta ve cihada çıkmamakta olduğu gibi..."Muhakkak Allah Teâlâ gizli kalan muttaki kulunu sever" Hadis-i şerifi, kenara çekilmenin, gösteriş ve şöhrete hevesli olmaktan daha üstün olduğuna ve şöhretten kaçınmanın daha selamette bulunduğuna işarettir. Böyle yapmak ise, uzlet ve tenhaya çekilmeye bağlı değildir. Nitekim nice rahipler vardır ki uzlete çekilmiş, fakat bütün dünya kendisini tanıyor. Ve nice Müslüman vardır ki, insanların her çeşidiyle ihtilat ediyor, fakat ne ismi anılmakta ve ne de şöhretinden bahsedilmektedir.İnsan, günahkâr bir kimse ile bir müddet beraber oturdu mu, o insan, kalbinden o günahkârı tenkit etmesine rağmen, eğer fasıkla oturmadan önceki haliyle şimdiki hâlini kıyas ederse, fesattan nefret etmek ve fesadı ağır saymak hususunda, iki halin arasında bariz bir ayrılık müşâhede edecektir. Zira fesat / menhiyyat çok görüldü mü, artık insan fıtratına basit bir meseleymiş gibi görünür. Onun tehlike- sine karşı kalpteki ürkeklik ve nefret azalır. Oysa insanoğlunu fesattan/günah işlemekten alıkoyan, ancak fesada karşı olan kalbi nefrettir. Fazla müşahede etmekten ötürü fesat kalbe hafif görünmeye başladığı zaman, artık onu alıkoyan kuvvetin nerde ise, silinip gitmesi ve o fesada / günaha muhtemeldir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat
Ürün Sepete Eklendi