9786256999015
971277
https://www.ikrakitap.com/venedik-ve-bab-i-ali-despot-un-dogusu
Venedik ve Bâb-ı Âli;Despot’un Doğuşu
108.72
“Osmanlı İmparatorluğu konusunda, Venedik'te olsun, başka yerlerde olsun, bütün bir yergi
edebiyatı, Büyük Sultan'ın topraklarına inecek Tanrı cezasını önceden haber vererek ya da din
değiştirip Hıristiyan dinine geçmelerinin kaçınılmazlığını bildirerek, ‘Türk geliyor' korkusunu
atmaya çalışırdı. Büyükelçi sefaretnameleri ise bambaşka bir ton kullanır. Hiç değişmeyen akılcı
bir ciddiyetle gerçekçi ve şimdiyi gözeten bir amaç peşinde yürür: Türk ilerleyişini durdurmak,
Venedik'i bulunduğu yerde tutmak.”
Fransız tarihçi Lucette Valensi, 16 ve 17 yüzyıllarda Avrupa'nın Osmanlı İmparatorluğu'na dair
tutumundaki dönüşümü zarif bir şekilde resmederken, Avrupa ufkunda doğan “Doğu despotizmi”
kavramının izini sürüyor. Venedik ve Bâb-ı Âli, İslam ve Hıristiyan dünyaları arasındaki çalkantılı
ilişkiler tarihinde kritik bir eşiğe odaklanıyor: Kendisine koşulsuz bağlı tebaası ve mükemmel
işleyen kurumlarıyla “Büyük Türk”ün imparatorluğu ile onun, denizcilik ve ticarette önemli
rollere talip hayranı Venedik'in karşılaşması. Valensi, bu hayranlığın nasıl bir “tirana” karşı
duyulan nefrete evrildiğini, Venedik büyükelçilerinin Senato önünde okunan, 1503-1641 yılları
arasında Osmanlı üzerine kaleme aldıkları raporlarla ortaya koyuyor.
Vivaldi'nin, Venediklilerin Osmanlılar karşısında 1716'daki ikinci Korfu zaferini kutladığı
Juditha triomphans oratoryosu ile ritimlenen kitabında Valensi, okuru, Venedik Meclisi'ndeki bu
gösteriye davet ediyor.
“Osmanlı İmparatorluğu konusunda, Venedik'te olsun, başka yerlerde olsun, bütün bir yergi
edebiyatı, Büyük Sultan'ın topraklarına inecek Tanrı cezasını önceden haber vererek ya da din
değiştirip Hıristiyan dinine geçmelerinin kaçınılmazlığını bildirerek, ‘Türk geliyor' korkusunu
atmaya çalışırdı. Büyükelçi sefaretnameleri ise bambaşka bir ton kullanır. Hiç değişmeyen akılcı
bir ciddiyetle gerçekçi ve şimdiyi gözeten bir amaç peşinde yürür: Türk ilerleyişini durdurmak,
Venedik'i bulunduğu yerde tutmak.”
Fransız tarihçi Lucette Valensi, 16 ve 17 yüzyıllarda Avrupa'nın Osmanlı İmparatorluğu'na dair
tutumundaki dönüşümü zarif bir şekilde resmederken, Avrupa ufkunda doğan “Doğu despotizmi”
kavramının izini sürüyor. Venedik ve Bâb-ı Âli, İslam ve Hıristiyan dünyaları arasındaki çalkantılı
ilişkiler tarihinde kritik bir eşiğe odaklanıyor: Kendisine koşulsuz bağlı tebaası ve mükemmel
işleyen kurumlarıyla “Büyük Türk”ün imparatorluğu ile onun, denizcilik ve ticarette önemli
rollere talip hayranı Venedik'in karşılaşması. Valensi, bu hayranlığın nasıl bir “tirana” karşı
duyulan nefrete evrildiğini, Venedik büyükelçilerinin Senato önünde okunan, 1503-1641 yılları
arasında Osmanlı üzerine kaleme aldıkları raporlarla ortaya koyuyor.
Vivaldi'nin, Venediklilerin Osmanlılar karşısında 1716'daki ikinci Korfu zaferini kutladığı
Juditha triomphans oratoryosu ile ritimlenen kitabında Valensi, okuru, Venedik Meclisi'ndeki bu
gösteriye davet ediyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.