9786053265535
907810
https://www.ikrakitap.com/yolcu-ve-burjuva
Yolcu ve Burjuva
129.00
Ömer Faruk Dönmez “yolcu ve burjuva” ikilemiyle; Doğu ve Batı, eski ve yeni, dindarlık ve laiklik, gelenek ve modernizm gibi kavramsal çatışmalara bir yenisini ekliyor gibi görünse de aslında: Doğulu veya Batılı olmak, dindar veya laik olmak, gelenekçi veya modern olmak, bir iddiadan ve adlandırmadan ibarettir diyerek tüm bu kategorilerin dışında, görmezden gelinemeyecek bir soruyu edebiyat ve düşünce dünyamızın gündemine taşıyor: “Zihnine, kalbine, hayatına bak ve cevap ver: Yolcu musun burjuva mı?” Yolcu, bu dünyaya sırnaşmayan ve yerleşmeyen onurlu insandır. Bir insanı onurlu kılacak en önemli bilgiye, yani bu dünyanın fâni olduğu ve herkesin bir gün mutlaka öleceği bilgisine sahiptir ve yaşamını bu gerçeği unutmadan sürdürmeye çalışır. Burjuva ise dibine kadar bu dünyalıdır, menfaate dayalı toplum düzeninde yerleşik ve ölümü asla hatırlamadan yaşayan çıkarcı tipleri temsil eder. Yolcu ve Burjuva; ölüm ve tanrı, adalet ve devlet, dünya ve burjuva, yol ve yolcu kavramlarına yoğunlaşarak insanın ontolojik hikâyesine ulaşmaya; hakikat yolcularının asimetrik yürüyüşünü, görüntüye tahvil edilemeyecek bir dil ve üslupla anlatmaya çalışır. Korkularını ve arzularını putlaştıran modern bireyin çıkmazlarını, dijital diktatörlük ve sınırsız özgürlük karşısındaki bocalayışını resmeder. Yüklerden sıyrılmak, fazlalıklardan arınmak, benliğin katmanlarından geçip enfüsî ve âfâkî sahte ilahlardan kurtulmak için parola bellidir: “Ben yolcuyum!” Yolcu ve Burjuva, niçin kaleme alındığını kendi açıklar: “Ne tezahürata aldırırım şu saatten sonra ne sövgüye, ne uslu çavdarın tülbendi ikna eder ne yaramaz usturanın yanaz üfürüğü tereddüde düşürür beni, ne büyüklerime arz ediyorum ne küçüklerime yol gösteriyorum, hâlin gereğini yapıyorum.” Ömer Faruk Dönmez, biçimsel olarak fragmanlardan oluşan Yolcu ve Burjuva'da edebiyat ve düşünce dünyamıza kışkırtıcı başlıklar açmaya devam ediyor ve bunu, malûm dilin makul sınırlarını zorlayarak yapıyor.
1
Ömer Faruk Dönmez kitaplarını severek okuduğum bir yazar özellikle Hamza, Dervişan çok güzel
ama bu kitap çok zorlama olmuş bir kaç mantıklı cümle tabi ki var ama anlaşılmayacak bir çok cümle var ve hatta yazar anlaşılmamak için çabalamış
genel itibari ile kitabı okumanın faydası yok diyebilirim
ayrıca şunu da söyleyim bu kitabı tanınmayan bir yazar yazsaydı bu kitabı hiçbir yayın evi yayınlamazdı
yayın evleri üç kuruş kar için insanların zamanını çalan böyle kitapları yayınlamasın
m*****a ş.
Ömer Faruk Dönmez “yolcu ve burjuva” ikilemiyle; Doğu ve Batı, eski ve yeni, dindarlık ve laiklik, gelenek ve modernizm gibi kavramsal çatışmalara bir yenisini ekliyor gibi görünse de aslında: Doğulu veya Batılı olmak, dindar veya laik olmak, gelenekçi veya modern olmak, bir iddiadan ve adlandırmadan ibarettir diyerek tüm bu kategorilerin dışında, görmezden gelinemeyecek bir soruyu edebiyat ve düşünce dünyamızın gündemine taşıyor: “Zihnine, kalbine, hayatına bak ve cevap ver: Yolcu musun burjuva mı?” Yolcu, bu dünyaya sırnaşmayan ve yerleşmeyen onurlu insandır. Bir insanı onurlu kılacak en önemli bilgiye, yani bu dünyanın fâni olduğu ve herkesin bir gün mutlaka öleceği bilgisine sahiptir ve yaşamını bu gerçeği unutmadan sürdürmeye çalışır. Burjuva ise dibine kadar bu dünyalıdır, menfaate dayalı toplum düzeninde yerleşik ve ölümü asla hatırlamadan yaşayan çıkarcı tipleri temsil eder. Yolcu ve Burjuva; ölüm ve tanrı, adalet ve devlet, dünya ve burjuva, yol ve yolcu kavramlarına yoğunlaşarak insanın ontolojik hikâyesine ulaşmaya; hakikat yolcularının asimetrik yürüyüşünü, görüntüye tahvil edilemeyecek bir dil ve üslupla anlatmaya çalışır. Korkularını ve arzularını putlaştıran modern bireyin çıkmazlarını, dijital diktatörlük ve sınırsız özgürlük karşısındaki bocalayışını resmeder. Yüklerden sıyrılmak, fazlalıklardan arınmak, benliğin katmanlarından geçip enfüsî ve âfâkî sahte ilahlardan kurtulmak için parola bellidir: “Ben yolcuyum!” Yolcu ve Burjuva, niçin kaleme alındığını kendi açıklar: “Ne tezahürata aldırırım şu saatten sonra ne sövgüye, ne uslu çavdarın tülbendi ikna eder ne yaramaz usturanın yanaz üfürüğü tereddüde düşürür beni, ne büyüklerime arz ediyorum ne küçüklerime yol gösteriyorum, hâlin gereğini yapıyorum.” Ömer Faruk Dönmez, biçimsel olarak fragmanlardan oluşan Yolcu ve Burjuva'da edebiyat ve düşünce dünyamıza kışkırtıcı başlıklar açmaya devam ediyor ve bunu, malûm dilin makul sınırlarını zorlayarak yapıyor.
Yorum yaz
m*****a ş.
13.05.2023 11:07
1/5
Ömer Faruk Dönmez kitaplarını severek
okuduğum bir yazar özellikle Hamza, Dervişan
çok güzel
ama bu kitap çok zorlama olmuş bir kaç
mantıklı cümle tabi ki var ama
anlaşılmayacak bir çok cümle var ve hatta
yazar anlaşılmamak için çabalamış
genel itibari ile kitabı okumanın faydası yok
diyebilirim
ayrıca şunu da söyleyim bu kitabı tanınmayan
bir yazar yazsaydı bu kitabı hiçbir yayın evi
yayınlamazdı
yayın evleri üç kuruş kar için insanların
zamanını çalan böyle kitapları yayınlamasın